1.9

15.2K 505 78
                                    

İyi okumalar ❤️
🎵 Bölüm şarkısı:Seksendört-Hande Yener-Öfkem Var
Fikret Kızılok-Bu Kalp Seni Unutur Mu

                            ° §§§ °
Sabah gözlerimi bir sese açtığım sırada Isabella'nın kollarını üzerimde gördüm, yavaşça üstümden çektim. Telefonum durmadan titriyordu. Yataktan kalkıp karşıda duran makyaj masasına bıraktığım telefonumu elime aldım. Saat öğlene geliyordu. Cihan'ın aradığını gördüm, büyük ihtimalle ilk araması değildi, telefonu açtım.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen" diye bağırdı. Odadan çıktım.

"Ne yapmışım?" Salonda oturan anneanneye gülümseyip günaydın diye fısıldadıktan sonra kendimi banyoya atarak sırtımı kapıya dayadım.

"Boşanma davası açmışsın ne demek bu"

"Boşanma davası ne anlama geliyor olabilir" diye sordum.

"Ahu ne planlıyorsun bilmiyorum, evdeki eşyalarını da toplamışsın"

"Boşanmak dışında bir şey planlamıyorum" dedim.

"Ahu" diye fısıldadı. Sesi acı çekiyor gibi gelse de beynimin bir oyunu olduğunu biliyordum. Çünkü ben öyle olmasını istiyordum. "Ne demek boşanmak?"

"İnsanlar nasıl evlenirse öyle de boşanır" Bir şeylerin kırılma sesi geldi kulağıma. Beni sevmiyor, aldatıyorken bu neyin davranışıydı anlamadım. Kendi gururu vardı da benim hiç mi yoktu.

"Boşanmayacağım" dedi.

"Cihan..." dedim. "Sana hala çok aşığım, aşkından ölebilirim bile" Derin bir nefes aldım. "Ama her şeyi biliyorum. Çok öfkeliyim böyleyken benim aşkım bile yaramayacak"

"Her şeyi bilmek ne demek?"

Söyleyip söylememek arasında kaldım. "Beni aldattığını ki belki beni değil o kadını aldattın, babanla kurduğun plan" deyip soluklandım. "Cihan ben sadece seni sevdim, hiç mi acımadın bana"

"Ahu" diye mırıldandı tekrar. Anladım ki hiçbir şeye itiraz etmeyecekti. "Özür dilerim."

"Durumu zorlaştırma yeter Cihan" deyip telefonu kapattım. Sırtımı dayadığım banyo kapısından yavaşça kaydım, hayatım da elimden böyle kaymıştı. Canım o kadar çok yanıyordu ki nefes alasım gelmedi.

Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Isabella da salondaydı. "Günaydın" diye şakıdım. Belki mutlu gibi davranırsam mutlu olurdum.

Bana karşılık verirken beklemeden mutfağa gidip kahvaltı yaptık. Emine teyze bize patates kızartmıştı, afiyetle yedik.

Telefonum çaldı, Pınar arıyordu. "Selam canım nasılsın?"

"İyiyim canım sen" dedim.

"İyiyim" dedi. "Cihan'ın avukatı ulaştı bana az önce anlaşmalı boşanacaksınız"

"Çok iyi" dedim. Başka bir şey demeye nefesim yetmedi.

"Bugün yarın dava olur, neredesin" dedi.

"Bir yerdeyim işte sen beni merak etme, iyiyim ben" dedim.

"Ahu senin canın yanarken ben nasıl iyi olabilirim, lütfen yanıma gel"

"Geleceğim Pınar ama şimdi değil" deyip telefonu kapattım. Ev üstüme üstüme geliyordu, Isabella'ya dışarı çıktığımı bağırıp evden attım kendimi. Üzerimde eşofman ve tişört olduğu için üzerimi değiştirmek zorunda değildim ama olmasa da önemseyecek halde değildim.

Sokaklarda yürüdüm, buralara daha önce hiç gelmemiştim, her yeri dikkatle inceledim. Bir park görünce adımlarımı oraya döndürdüm bir banka oturdum. Çocuklar oyun oynuyordu, bankta da insanlar oturuyordu.

MAHUR BESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin