İyi okumalar ❤️
° §§§ °
Gözlerimi araladığım zaman odanın aydınlanmış olduğunu ve Ali Galip'in uyanıp beni izlediğini gördüm. Siyah gözleri kırpılmadan bana bakıyordu, gözlerimi açmam ile gülümsemişti."Günaydın" deyip başını boynuma gömdü.
"Günaydın" dedim.
"Nikah günü almaya gidelim bugün"
"Aramızda çözülemeyen bu kadar büyük bir sorun varken babam bizim evlenmemize izin mi verir, üstelik ben şu an evlenmek istemiyorum"
"Ahu" derken elini yanağıma yasladı. "Annemle tekrar konuşacağım, emin ol bu son"
"Bırak bitsin işte benim uğraşmaya gücüm yok, sen anlayamıyorsun"
"Ben seni taşıyacağım"
Sessiz kaldım, bana daha da sıkı sarıldı. Gerçekten gücüne ihtiyacım vardı. Benim ona hep ihtiyacım vardı, sanki o beni hep kör kuyulardan çıkarıyor, beni hep destekliyordu. Onu gerçekten seviyordum, birinin sizi sevmesi ve birini sevmek inanılmaz değişik bir şeydi ama her şeyin karşısında annesiyle uğraşacak hiç gücüm yoktu. "Tamam" dedim. "Olması gerektiği gibi devam edelim, nasıl olsa annen yine bozar" deyip alayla güldüm.
O bana takılmadı. "Teşekkür ederim, annem sana bir daha uğraşmayacak söz veriyorum göreceksin her şey yoluna girecek" Başımı salladım.
Yataktan kalktık, Ali Galip üstünü giyindikten sonra mutfağa geçtik. Bize kahvaltı hazırladı, elim yanağıma yaslı onu bekledim. Hazırlaması bitince gülümseyerek karşıma oturdu, ben de ona gülümsedim. Kahvaltımızı yapmaya başladık, ikimiz de sessizdik ama düşüncelerimizin birbirine karışan çığlıkları duyuluyordu.
Kahvaltımız bitince elini cebine attı, dün çıkardığı gibi yüzüklerimi tekrar çıkardı. "Lütfen çıkarmamak üzere tak" Başımı sallayıp almak için elimi uzattığım sırada elimi tutup öptükten sonra yüzükleri parmağıma geçirdi. İlk taktığı zamanı hatırladım, duşa girmeye bile ne kadar korkmuştum, nişanlandığımız gün kalbim heyecanına yenik düşecek diye de korkmuştum. Ali Galip ile hayatımı birleştirmek istiyordum, gerçekten dediğim kadar güçsüz müydüm, savaşmaz mıydım onun için? Savaşırım diye düşündüm. Annesi bile önümde duramazdı, onu öyle bir arkamda bırakırdım ki şaşırırdı.
"Asya'nın numarasını verir misin bana?"
"Olur" deyip telefonuna uzandı. "Ne yapacaksın?"
"Düğün için tanıdığı organizatör var mı diye soracağım daha davetiye bile seçemedik" Yüzü aydınlandı, bana gülümsedi. Şu gülümsemesi için bile savaşacağımı düşündüm ben de ona gülümsedim.
Ali Galip bana Asya'nın numarasını verince telefonuma kaydettim. Telefonlarını açmadığım İnan'a bugün gelinlik provasına gittikten sonra annem ve babamı görmeye gidecektim o arada Asya ile konuşurdum.
Ali Galip işe gitmek için evden çıkınca ben de odama geçtim. Siyah triko bir elbise giyip dizlerime kadar çizme çektim. Makyaj yapmak istemiyordum, ama yüzüm biraz şiş olduğu için masaj yaptım. Pembe ablaya bundan sonra gelebileceği hakkında bir mesaj yazdıktan sonra evden çıktım. Aynı anda komşumun kapısı açıldı.
"Merhaba Ahu" deyip güldü. Ona tek kaşımı kaldırdım, tanışmadığımıza emindim. "Erkek arkadaşın her gün kapında 'Ahu kapıyı aç' diye bağırıyordu"
"İyi günler" deyip asansöre yöneldim, çağırma tuşuna basarken o da peşimden geldi. Asansör geldikten sonra kabine girdik.
"İsmini zaten yeni öğrenmemiştim, biliyordum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHUR BESTE
Ficción GeneralBirini ilk gördüğünüz andan itibaren kaç yıl sevdiniz? Birini ilk gördüğünüz an onunla evleneceğiniz hissetmiş miydiniz? Nazım Hikmet demiş ki "sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?" Ahu da birini sevdi diye o da onu sevecek...