İyi okumalar ❤️
° §§§ °
Hafta sonuna girdiğimizde yatakta günümü planlıyordum. Cihan şirkete gitmiştir, evde durmazdı. Ben de tuvalime devam ederdim, yapacak daha başka bir iş bulamadığım için yataktan kalkıp karışan dalgalı saçlarımı düzelttim bir kere kabarmamış saçla uyansam ne olurdu acaba diye düşündüm.Merdivenlerden inerken Cihan'ın sesini duydum. Gitmemiş miydi? Tamamen inince onu gördüm. Üstü çıplakken altında siyah bir eşofmanı vardı. Mest olur gibi baktım ona. O da bana döndü. Tepki vermedi, telefonda kimle konuşuyorsa onu dinlemeye devam etti, ben de yerimden kıpırdamadan omzumu duvara yaslayıp ona bakmayı sürdürdüm.
"Tamam haberleşiriz" deyip telefonu kapatınca yanına yürüdüm.
"Günaydın"
"Günaydın"
"Gitmemişsin?" dedim. Sonra pişman oldum. Gitse daha mı iyiydi? Cevap vermedi ama başını salladı. "Kahvaltı yaptın mı?"
"Atıştırdım bir şeyler sen ye"
"Tamam" deyip mutfağa gittim. Belki birlikte kahvaltı yaparız diye sormuştum yoksa yiyecek halim yoktu. Sahi evlendiğimizden beri o olmadan kaç defa bu evde yemek yemiştim? Kendime kahve doldurup mutfaktan çıkarak çalışma odama geçtim. Cihan'ın tuvalini bitirmem gerekiyordu ama elim gitmiyordu. Onu indirip yerine annemi çizdiğim tuvali koydum. Annem... Annem ile babamı o kadar çok özlemiştim ki... Sanki tek gitsem beni istemeyecekler, hata yapmışım gibi davranacaklardı. Annem değildi belki ama babam çok kırgındı. Ben onun gözünden sakındığı biricik kızıydım, onu bu durumla yüz üstü bırakmıştım.
Uzanıp müziği açtım, fırçalarımı temizledim, palete boyalarımı sıktım ve kendimi buraya ait kıldım.
Ne kadar çalıştım bilmiyordum ama midem artık isyan bayrağını çekince odadan çıkıp mutfağa gittim. Cihan ortalarda gözükmüyordu. Anneme mi gitseydim? Evet, gitmeliydim. Mutfaktan hızla çıkıp yatak odasına geçtim. Ne giyeceğimi düşündüm. Annem benim hep düzgün giyinmemi, bir insanın kıyafetinin kişiliği yansıttığını söylerdi.
Mavi çapraz askılı, boyu dizlerimde biten bir elbise alıp giydim altına da beyaz tokalı çok yüksek olmayan bir topuklu ayakkabı giydim.
O sırada odanın kapısı açıldı, Cihan hazırlanmış halimi görünce bana sorgular şekilde baktı. Ona annemlere gideceğimi söylememeye karar verdim. Nereye gideceğimi, biraz beni merak etsin istedim.
"Burada mıydın?" dedim oldukça ilgisiz bir sesle.
Başını salladı. "Nereye gidiyorsun?"
"Arkadaşlarımla görüşeceğim" dedim. Sana ilk defa mı yalan söylüyordum Cihan? O sırada Pınar aradı, telefonu açtım.
"Bebeğim müsait misin, görüşelim?"
Tam sırasıydı gerçekten... Cihan, arkadaşımı Pınar sansın istemedim.
"Değilim canım, arkadaşlarımla buluşacağım" dedim. "Ben seni sonra arayayım olur mu hazırlanmam lazım" deyip telefonu kapattım. Pınar kimle buluşacağımı soracaktı, bir şeyler uydursam da Cihan bilsin istemiyordum.
Rimel ve allık sürüp dudaklarıma nemlendirici sürdüm. Her zaman sıktığım parfüm yerine özel zamanlar için kullandığım parfümü sıktım. Cihan bana neler yaptırıyorsun?
"Kiminle görüşeceksin?" Sonunda dedim. Sonunda merak ettin.
"Arkadaşlarımla, beni yemeğe bekleme" deyip hızlıca çıktım. Biraz değer görmek için girdiğim yol yanlış mıydı bilmiyorum ama yapacak bir şeyim kalmamıştı. Arabaya bindim, telefonumu çıkarıp annemi aradım. Kısa bir çalıştan sonra açtı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHUR BESTE
General FictionBirini ilk gördüğünüz andan itibaren kaç yıl sevdiniz? Birini ilk gördüğünüz an onunla evleneceğiniz hissetmiş miydiniz? Nazım Hikmet demiş ki "sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?" Ahu da birini sevdi diye o da onu sevecek...