İyi okumalar ❤️
° §§§ °
Zaman hızla geçiyor, beklemiyordu. Her şeyi olduğu gibi mi yaşıyorduk yoksa ufak tefek hamlelerle değiştiriyor muyduk anlamıyordum ama yaşayıp geçiyorduk işte.Cihan bugün Bodrum'dan dönüyordu, ihaleye girmek için arsayı görmek istemişti. Zamanın akıp giderken yarattığı tek fark bu değildi, Anıl'ın teklifini de kabul edip ona ortak olmuştum sadece %5'lik bir hissem vardı ama Anıl'ın da dediği gibi o benim maddi değil manevi desteğimi istiyordu ondan böyle sembolik bir rakamda karar kılmıştık. Bu yüzden Cihan ile kavga etmiştik o da Bodrum'a tek gitmişti.
Ne kadar zaman akıp geçiyor desem de bazı şeyler değişmiyordu, değişmeyen şeylerden biri Ali Galip'in hala yerinde durması ve babamın bana olan kırgınlığıydı.
Pınar'ın bana döndüğünü görünce ona döndüm. "Temmuz da bitecek" derken ben de ona başımı salladım.
"Zaman çalışana daha hızlı akarmış" diyen Kaan'a da dönüp ona da başımı salladım. İki haftadır çok halsizdim, sürekli midem bulandığı için yataktan kalkasım gelmiyordu. Onlar da biraz neşelendirmek için gelmişti ama hiç halim yoktu.
"İyi biz gidelim o zaman" diyen Pınar ile Kaan da kalktı, onları geçirdikten sonra yatak odasına çıkıp yatağa kendimi bıraktım, çok yorgun hissediyordum.
Uyuyup kaldığımı bir ses ile uyandığım zaman anladım. Gözlerimi hafifçe açtım, hava kararmıştı. Dilim damağım kurumuştu. Hafifçe doğruldum. Cihan üzerini değiştiriyordu.
"Hoş geldin" dedim. Cevap vermedi. Eski haline geri dönmüştü. Yataktan kalkıp duvarlara tutunarak mutfağa indim, bir bardak su doldurup içtim. Yukarıya sürahi ile dönmek istedim ama tüm dolaplara bakmama rağmen sürahiyi bulamadım, sinirle son açtığım dolabı çarptım. Gözlerime gelen yaşlar aktı.
Anıl'ın aramızı bozmasına izin veremezdim, yarın Anıl ile konuşacak bu işi bitirecektim. Kendimi toparlayıp odaya geri döndüm. Cihan kendi tarafında yatıyordu, ben de kendi tarafıma geçtim ama uyuyamadım, bir süre yatakta bir sağa bir sola döndüm.
Sabah Cihan'ın alarmına ben de kalktım. O duş alıp hazırlanıp çıkarken yataktan onu izledim. Ne o ne de ben bir şey söylemedik. Yataktan kalkıp üzerimdeki geceliği çıkardıktan sonra kot şort beyaz bir tişört giyip saçlarımı tepeden toplayarak beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Kendimi ne kadar kötü hissetsem de bu işi bitirmeliydim.
Çantamı koluma alıp aşağıya indim, Pembe abla temizlik yapıyordu. Onu rahatsız etmeden evden çıktım. Arabama bindiğim sırada telefonum çaldı, Ali Galip arıyordu. Açmadım. Telefon kapandı ama tekrar aradı, sinirle açtım.
"Şirkete gelmen lazım" deyip telefonu kapattı. Sinirle çığlık attım. Artık hiçbir duygumu kontrol edemiyordum.
Şirkete doğru yola çıktıktan sonra trafik yüzünden şirkete geç vardım, bu sefer bekletilmeden bariyer kaldırıldı ben de otoparka girdim. Asansöre geçtikten sonra en üst kata bastım.
Asansör açıldığında Handan abla ile birbirimize gülümsedik, önüme geçerken onu durdurdum. Kapıyı çalmadan kapıyı açtım. Onu yok sayacaktım. Tek kaşını kaldırarak bana bakarken önemsemeden kapıyı kapatıp koltuklara oturdum.
"Efendim?" dedim o hala konuşmadığı için.
Masasından kalkıp karşımdaki koltuğa oturdu. Siyah takım elbisesinin içinde yine iyi duruyordu, onu incelememek için bakışlarımı gözlerine çıkardım.
"Nasılsın?"
"Seni ilgilendirmez, ne diyeceksen de işim var" dedim.
"Sadece nasıl olduğunu merak ettim" dedi. Sinirle yerimden kalktığım an o da kalkarak kolumdan tutup durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHUR BESTE
Fiksi UmumBirini ilk gördüğünüz andan itibaren kaç yıl sevdiniz? Birini ilk gördüğünüz an onunla evleneceğiniz hissetmiş miydiniz? Nazım Hikmet demiş ki "sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?" Ahu da birini sevdi diye o da onu sevecek...