Alttaki şiir Nur Hayat Şuara'ya aittir.Keyifli okumalar
Gitmemeliydin azizim..
Ben git desemde gitmemeliydin..
Görmesemde görmeli, sevmesemde sevmeliydin..
Önce ızdırabım olmalıydın, aşkım olman için
Çekmeliydin sancıyı ..yakmalıydın çırayı..
Unuttun mu azizim aşk neydi..
Hayalini bile hayal etmeye şükredebilmekti…
Aşk dokunmak değildi ki azizim / Yüreğe okunmaktı…
Hoyrat esen rüzgarlarda aminleri ,hayata beraber dokumaktı..
Herkesin bir dünyası var.. Kapılarını sıkı sıkıya kapadığı…
Açtığında ağladığı…Ben sana açtım…
Ben sana kandım azizim..ben sana yandım…
İçtiğin çayın tadını paylaşamadığın dostların..
Renginde hissedemediğin sevdaların..
Kokusunda buram buram muhabbetin olduğu aşkların..
Olmadıysa..
Boşa yaşamışsın be azizim..Sevgi neyinize sizin ..
Söylesene yürek ne ki sizin için..
Evet anladım azizim sen aşkı bilmiyorsun..
Tesbihin yüreğinden düşeli / aşkın düş olmuş…
Bu yüzden soluklaşmış renksizleşmişsin azizim…
Biraz damla damla gökkuşağı katsak ruhuna…
Sen ağlasan ben güneş gibi açsam dualarında…
Sizler gibi insanlar için sevmek ! Zor iş be azizim..
Bak hayat ne güzel sevmeye ne gerek..
İşin yok gibi…
Gece yarısı uykunu bölüp hayallerde düşünmek..
Hadi ya nedir ki sevmek …
Bir somun ekmeğimiz var ona şükür gerek …
Bölünmüş ruhunun parçalarını toplayamazsın ,acır sınırsızca..
Aklın dağılır uçar bir bahar kokusuna…
Ordan yitirdiğin aklın konar bir kuşa..
Bir bakarsın kuş pır pır eder yüreğinin çırpınışlarında..
Ah be azizim zor iş sevmek…
Her daim gönlünde gözlerini görmek …
Üstüne birde burnunun sızısı gibi özlemek …
Sicim sicim senden içeri gözyaşlarıyla gözlerinden dökülmek…
Kaldırımlardan sokaklardan yüreğinde taşıdığınla yürümek
Okuduğun kitaplarda bile onun ismini görmek..
Hatta bazen sevgi,içinden taşan o hayalle konuşmak demek…demiş şair. Sevmek gerçekten de çok zor iş.
Birinin hem ızdırabı hem de yara bandı olabilmek nasıldır hiç akıl sır ermez. Tarif edilirken bile tarifsizliğinden bahsedilir sevmenin.
İşte o an dizlerinin üzerinde çırpınan çocuk da sevmenin en can alıcı anlarından birini yaşıyordu. Sevdiği çocuk ellerinin arasından kayıp gidiyordu. Hem geçmişte kalan hem de şimdi içini yakan bir sevdanın pençesine kıvranıyordu. Öğrendiği gerçeği sindirmeye vaktinin olmadığını biliyordu.
Onu ikinci kez kaybedemezdi. Bu sefer izin vermezdi. Hayır, asla izin vermezdi.
Gözden kaybolan çocuğun arkasından yakarırken tüm evi inlettiğinin farkında bile değildi. Ona göre o ne kadar bağırsa da sesi çıkmıyor gibiydi.
İçinde bulunduğu karmaşada sonunda birşeyler yapması gerektiğini düşünerek etrafına bakındı. Ona en yakın olan silah yerine kullanılabilecek şeyi,vazoyu, eline alarak onu tutan adamın kafasına aniden indirdi ve kollarından hızlıca sıyrıldı.
O an öyle bir deli cesaretine sahipti ki aklına gelen tüm çılgınlıkları gerçek yapabilirdi ki yaptı da. Vazonun kırık parçalarından birini eline alıp boynuna dayadı. Şah damarına en yakın yere tuttu sivri ucu.
"Bir adım daha yaklaşırsanız kendimi öldürürüm. " dediğinde içerdeki adamlar ne yapacağını bilemeyerek birbirine baktı.
Gözleri delirmiş gibi bakan çocuk onun çevresini saran adamların yapacakları harekete karşılık tetikteydi.
"Rüzgar bey, lütfen elinizdekini bırakın. " diyen adama dönen Rüzgar "Eğer beş saniye içinde beni bırakmazsanız boynuma şu parçayı batırırım, siz de benim arkamdan gelmek zorunda kalırsınız." dedikten hemen sonra saymaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE LAMBASI
RomanceSırlarla dolu bir geçmiş,hayatın esir aldığı çocuklar. Rüzgar severken karanlığı, Batuhan aşıktı güneşin parlaklığına. İmkansızdılar belki de imkansızlığın imkanına.