Keyifli okumalar
Sabahki derslerin sıkıcılığından boğulan çocuk kapıyı açıp kendini dışarı attı. Arkasından gelen sınıf arkadaşları da onunla aynı fikirde olmuş olacaklar ki kenara çekilmesiyle son anda ezilmekten kurtuldu. Sınıftan çıkanları dışarıdan biri görse onların dersten değil de işkenceden kaçtıklarını düşünürdü.
Kendi sınıfından Akay'ın sınıfına doğru yürürken içinde belli belirsiz bir tedirginlik vardı. Bunun nereden peydah olduğunu bilse de bilmemezlikten gelen çocuk, hoca öğrencileri bırakmadığı için geldiği yerin birkaç adım ötesinde duvara yaslanıp beklemeye koyuldu. Bir yandan ayaklarını yere vururken diğer yandan da telefonuna bakıp saati kontrol ediyordu. Böyle geçen beş dakikanın ardından nihayet ilk kurban sınıftan çıktı. Batuhan da bunu görünce yaslandığı duvardan ayrıldı ve olduğu yerde dikleşti.
Sınıftan çıkan çocuğun gözleri Batuhan ile buluşunca belki bir tepki vermesini bekledi ama Rüzgar kimseyi görmemiş gibi kafasını arkasından gelen Koray'a çevirip ona bir şeyler söyledi. Sonrasında ise elleri ceplerinde yanından geçip gitti. Batuhan da bunun üzerine gözlerini yere dikti ve Akay gelene kadar onları bir an bile yukarı kaldırmadı.
"Hadi gidelim." sesiyle kendine gelen çocuk yavaşça yürümeye başladı.
Yan yana yürüyen iki dalgın çocuk yemekhaneye geldiklerinde sıraya girdiler. Yemeklerini beş dakikalık bekleme süresinden sonra alan ikili köşedeki masalardan birine oturdular. İkisi de o kadar dalgındı ki birbirlerinin durumunu fark edememişlerdi ve tabi hangi masanın yanındaki masaya yerleştiklerini de.
Batuhan eline aldığı kaşıkla önündeki çorbayı karıştırırken Akay da makarnayla, çatalını kendine yoldaş ederek savaşıyordu.
Bu sırada yemeklerini alıp önlerine yerleşen beş kişi yine dersin sıkıcılığından dert yanıyordu. Ama Batuhan'ın dikkati dörtlünün yanındaki artı birinci kişideydi.
"Kim ki bu kız?" demeye kalmadan Rüzgar 'ın "Sen bu çorbayı sevmiyor musun güzelim?" demesiyle elinde kaşıkla dondu.
Kaşığı yavaşça tabağın yanına bıraktıktan sonra eli önündeki suya uzandı. Plastik bardaktaki suyun kağıdını kaldırırken kulakları önünde konuşulanlara dikkat kesilmişti. Sudan bir yudum aldığında gözleri onu dinlemeyip sarışına doğru yönelince gördüğü manzarayla su boğazında kaldı. Rüzgar kolunu kızın omzuna atmış ve bu da yetmezmiş gibi elinin tersiyle yanağını okşuyordu. Kızın yüzünü görmese bile memnuniyetini oturduğu yerden dahi hissedebiliyordu. İşte o an kız kanısını destekler gibi Rüzgar'a dönüp gülümsedi.
Batuhan suyu zar zor yuttuktan sonra Akay'ın ona "İyi misin?" dediğini son anda fark etti. Başka alemlerde gezinen aklına kızıp "İyiyim." diyerek zoraki bir şekilde gülümsedikten sonra önüne döndü. Tüm bunlar olurken yemekhanenin gürültüsü fazla olsa da Rüzgar 'ın karşısında oturan Koray, Batuhan ve Akay'ın konuşmasına kulak verdiği için bu ufak olayı fark etmişti. Ayrıca Batuhan'ın "İyiyim." deyip gülümsemesinden sonra Akay'ın Batuhan'ın saçlarını karıştırması ise dikkatinden hiç mi hiç kaçmamıştı.
Batuhan olmayan iştahının tamamen kesilmesiyle Akay'a dönüp "Makarnayla savaşında galip geldiğine göre bence artık yoldaşını kenara bırakmalısın." dedikten sonra tabağa dalmış çocuk "Haklısın. Zorlu bir mücadeleydi benim için ama zafer kaçınılmaz oldu." dedi ve gülümseyerek çatalı kenara bıraktı.
Normalde tabağında yemek bırakmayı sevmezdi ama bugün en sevdiği yiyeceklerden biri olan makarnayı bile yiyememişti. Önündeki manzaraya bakıp makarnayı paramparça eden kendine kızdıktan sonra Batuhan'a dönerek "Kalkalım mı?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE LAMBASI
RomanceSırlarla dolu bir geçmiş,hayatın esir aldığı çocuklar. Rüzgar severken karanlığı, Batuhan aşıktı güneşin parlaklığına. İmkansızdılar belki de imkansızlığın imkanına.