43. Bölüm

711 84 78
                                    

İlk bölümde Rüzgar Batuhan sahneleri arasında geçişler var. Kafanız karışmasın.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli okumalar.


"İçimde bir şey var son günlerde. Bir çırpınış. Birşeyler dışarı çıkmaya çalışıyor. Sağımı solumu kaplıyor. Ne varsa deviriyor.

Olmasa, herşey normale döner demiştim. Görmesem eski günlere dönerim zannetmiştim. Oysa o bir uyuşturucu gibi kanıma karışmış. İlmek ilmek işlemiş kendini.

Merak ediyorum. Kahretsin ki merak ediyorum onu. Bir haftadır haber alamıyorum.

Kimse endişelenmiyor. Herkes zaman zaman yapar böyle şeyler diyor ama ben neden diye sormadan edemiyorum. Ne zaman beni arayıp 'Merak etme, iyiyim.' demesini bekler olmuşum, ne zaman bu kadar kapılmışım bilmiyorum.

Bir yolcuydu en son bıraktığımda ne zaman yerli olmuş bilmiyorum. " diyen çocuk oturduğu koltuğun arka kısmına başını dayadı.

"Peki geçen sefer konuştuğumuz şey. Karar verecektin hangi Batuhan'ı istediğine. Ne yaptın?" diyen adam tekli koltukta geriye yaslandı. Batuhan'ın daha rahat hareket etmesi için kendisinin ona 'rahatım' mesajı vermesi gerekiyordu.

Gülümsedi çocuk.

"Benim kararlılığım mı kaldı ortada. Seçme şansım yok ki. Eski Batuhan belki de çoktan veda etti bana."

"Yenisini sevmedin mi peki?"

Çocuk omzunu silkerek "Bilmem." dedi.

"Bu aralar birçok şeyden haberim yok. Ama tek bir şeyden eminim. "

Aldığı nefesi bıkkınlıkla bıraktı. "Hani geçen sefer 'aşk' demiştiniz. 'Aşık olmuşsun.' demiştiniz. Sonrasında çok düşündüm aşkı. Nasıl olabileceğini, ne hissettirebileceğini. Hakkında yapılan yorumlara baktım. Herkes farklı tanımlamıştı. Kimisi yüksekten uçuş, kimisi dibe çakılma demiş. Bazıları üç günlük deyip geçerken bazısı ölüyorum, bitiyorum demiş. Aslına bakarsanız hissettiğim şeyler hiçbir tanımla uyuşmadı. " deyip susan çocuğun ne diyeceğini merak eden adam "Peki sen nasıl tanımlarsın aranızdaki bu şeyi?" dedi.

"Bağ. " diyen Batuhan gözlerini bir anlığına kapadı.

Kaşlarını merakla çatan adam bunun ardından gelecek sözleri bekliyordu.

"Ne kadar bakarsanız bakın fark edilmeyen bazen incelen bazense kapkalın olan bazen uzun bazense kısa. Ama hiç kaybolmayan, kopmayan. Sürekli bir tarafınızdan çekiştiren. Kökleri olan. Rahat bırakmayan. Aşkın hevesini yerle bir eden. Hani aşka 'Yüksekten uçuş' demişler, demiştim. Bu nasıl birşey biliyor musunuz? Sizi eline geçiriyor ve en yükseğe fırlatıyor ama aynı zamanda yakanızı bırakmayıp bir anda yere çakılmanıza neden oluyor."

"Peki bana biraz da ondan bahseder misin? Hep sana hissettirdiklerini anlattın. Biraz da onu tanıyalım. Geçen sefer sadece iyi biri değil demiştin. Başka ne var onda?"

Yüzünü yavaşça sıvazlayan çocuk koltukta dikleşti ve gözlerini yerdeki taşlara dikti.

"İnatçı, hırslı, dediğim dedik. Kararlı. Sanki içindeki kan deli akıyor. Çevresindeki herkes sert duruşuna rağmen onunla olmak istiyor. Herkesi etkisi altına alıyor. Dik başlı ama hayatındaki iki kişiye karşı itaatkâr. Birisini kaybetmek istemediğinden diğerinin nedenini bilemiyorum. Bunlardan birisi onu sevgiye boğmuş ama diğerinden o duyguya dair bir gram bile alamamış.

Bilinmez. Ne yapacağını kestiremiyorsunuz.
Kibirli. Burnu düşse almaz yerden. Uyuşturucu gibi. Kanınıza girdi mi bırakmıyor.

Bir de yıkılmaz. Ama tam tersi her şeyi yakıp yıkabilecek gibi." derken Rüzgar ondan kilometrelerce uzakta bir odada bacaklarını kollarıyla sarmış ve yüzünü dirseklerinin üzerine koymuş bir şekilde ileri geri sallanıyordu.

GECE LAMBASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin