Merhabalar. Bölüme müthişli yorumlarınızı bekliyorum. Biliyorsunuz ki yorumla çalışıyorum. Oy vermek isteyen olursa da kabulüm.
Keyifli okumalar 😉
Araçtan indikten sonra kenara çekilerek Sevim ve Selin'e yol verdi. Aynı zamanda da centilmenliğin gerekliliğini yerine getirerek ellerini tutup arabadan inmelerine yardım etti. İkisinin de üzerinde uzun elbise olduğundan Selin ve Sevim sırayla bir elini Batuhan'a uzatırken diğeriyle elbiselerinin topuklu ayakkabılarına takılmaması için eteklerini yukarı doğru kaldırıyorlardı. Selin bu akşamki davet için açık renkli ve parlak bir elbise tercih ederken Sevim ise onun tam tersine tercihini koyu renk ve sadelikten yana kullanmıştı. Selin saçlarına hafif bir dalga vererek onları sağ omzundan aşağı doğru bırakmayı tercih etmişti. Sevim ise saçlarını sade ve şık bir topuzla toplamıştı. Batuhan da onların yanına yakışabilmek için siyah bir takım giymişti. Aslında bu gece buraya gelmeyi hiç düşünmüyordu ama arkadaşı yanında olması konusunda ısrar edince ricasını kırmayıp Sevim ve Selin'e eşlik etti.
Kapıya vardıklarında onları karşılayan görevli "Hoş geldiniz efendim." dedikten sonra adlarını sorup aldığı bilgiye göre onlara geçecekleri yere kadar eşlik edeceğini söylediğinde, elini öne doğru uzatarak " Bu taraftan efendim." dedi. Aslında Akay ona bu davetin fazla kalabalık olmayacağını söylemişti ama ya ikisinin kalabalık anlayışları farklıydı ya da Akay bir miktar kandırılmıştı.
Batuhan yavaş adımlarla masaya ilerlerken aynı zamanda etrafa da göz atmayı ihmal etmiyordu. Gayet sade bir şekilde dekore edilen yer buna rağmen ihtişamını elden bırakmıyordu. Masaların tasarımından ışıklandırmalara kadar her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve tasarlanmıştı.
Akay Batuhan'a davetin Korayların evlerinde olacağını söylemişti. Ama burası evlerinin yanında duvarların tamamıyla camdan oluştuğu bir yerdi. Ayrıca bulundukları mekanın basketbol sahası genişliğinde olduğunu da rahatça söyleyebilirdi .
"Adamlar özel davetler için yer yaptırmışlar. Zenginliğin gözü kör olsun." diye düşünen çocuk bu düşünceyi yüzüne yansıtmaktan kendini alıkoyamadığını fark edince hemencecik toparlandı.
Masaya vardıklarında onlarla ilgilenen görevli selam verip uzaklaşırken başka bir görevli sandalyelerine oturdukları an yanlarına gelerek bir şey içip içmeyeceklerini sordu. Üçü de kendilerine uygun bir şeyler istedikten sonra Batuhan etrafı incelemeye devam etti. Gözlerini insanların üzerinde yavaşça gezdirdiğinde okuldan bazı kişilerin burada olduğunu gördü. Onları üstün körü inceleyen çocuk okuldaki şımarık veletlerden eser kalmadığını görünce dudağın bir kenarı dalgacı bir gülüş için yukarı kalktı. Büyük ihtimal Akay'ın annesi ve Koray'ın babası onların anne ya da babalarıyla iş yapıyorlardı. Yoksa Akay ve Koray mümkün olsa bugün kendileri bile buraya gelmezdi.
Batuhan'ın aklı bu düşüncelerde dolaşırken yan tarafında Sevim teyzesinin rahatsız bir şekilde kıpırdanması o düşüncelerden sıyrılmasını sağladı. Gözleri onun gözlerinin gittiği yönü takip edince Rüzgar'ı ve onunla hemen hemen aynı boylarda olan adamı gördü.
Sarışının yanındaki adam onun tam tersine koyu renk saç ve gözlere sahip olmasına rağmen yüz hatları bu farklılığa tezat bir şekilde Rüzgar'a benziyordu. İçindeki tahlillerini bitirmeden aynı görevlinin yönlendirmesiyle masalarına gelen adam, Sevimle olan kısa selamlaşmasından sonra Selin'e dönüp "Hoş geldiniz küçük hanım." dediğinde Selin samimiyetsiz bir gülümsemeyle "Hoş buldum." dedikten sonra adam Batuhan'a yöneldi. Batuhan oturan hanımların aksine ayağa kalkıp, elini uzatan adama hiç beklemeden karşılık verdi. "Hoş geldin Batuhan." diyen adama "Hoş buldum efendim." diyen Batuhan adamın yüzündeki sert ifadeden bir anlığına içi ürperdi. Adam elini yavaşça bıraktıktan sonra karşısına oturunca onu gördüğünde hissettiği tedirginlik katlanarak arttı. Bakışlarındaki ifade öyle garipti ki ne tepki vermesi gerektiğini bilemez halde ellerini kucağında birleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE LAMBASI
RomansaSırlarla dolu bir geçmiş,hayatın esir aldığı çocuklar. Rüzgar severken karanlığı, Batuhan aşıktı güneşin parlaklığına. İmkansızdılar belki de imkansızlığın imkanına.