Yukarıdaki şarkıyı son kısımda açmanızı öneririm.
Bölüm kenarlarındaki yorumlarınızı dört gözle bekliyorum.
Keyifli okumalar😉Sabah ışıkları pencereden içeri sızarken o sızıntılar, yanındaki bedene sıkıca sarılmış çocuğun gözlerine vurmaya başlamıştı bile. Sıkıca sarıldığı bedenden ve yorganın altında olmasından dolayı terleyen bedeni gün ışığı altında parlarken Rüzgar, sabah ereksiyonunun verdiği hassasiyetle yanındaki bedene sürtünüyordu. Elini yanındaki çocuğun yanağından aşağıya doğru ilerletirken kapalı olan gözlerini açamayıp, burnunu bulunduğu yere bastırdı. Gelen kokuyla mest olan sarışın elini çocuğun göbeğinden uzaklaştırıp baksırına doğru sürükledi. Bir yandan yanındaki bedene kendini bastırmaya çalışırken diğer yandan da elini baksırın içine sokuyordu. Nihayet lastiği kaldırıp elini çocuğun aletine getirdiğinde hissettiği şeyle yüzünü buruşturdu. Sabah sersemliği ve gün ışığı nedeniyle tek gözünü açıp nerede olduğuna bakınca elini kızgın bir sobaya değmişçesine geri çekti. Bu sırada yatakta yatan çocuk ise her şeyden habersiz bir şekilde uyuyordu.
Rüzgar çocuğun bacak arasındaki ayağını yavaşça geri çekerken çocuğun uyanmaması için elinden geleni yapıyordu. İşini başarıyla tamamladığında yataktan kalkıp darmadağın olan saçlarını karıştırdı. Bir yandan yüzünü sıvazlarken diğer yandan da buraya nasıl geldiğini hatırlamaya çalışıyordu. Fakat hafızası tam bir kara delikten ibaretti. Buraya nasıl geldiğine ve ne yaptığına dair hiçbir fikri yoktu. Üstüne üstlük çıplaktı ve sabah sabah bir erkeğe sürtünüyordu. En tuhafı ise çocuğun tüm bunlara rağmen uyanmamasıydı.
Kafayı sıyırma raddesine gelen çocuk odada daha fazla oyalanmaması gerektiğinin bilincinde yerdeki eşyalarını topladı ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtıktan sonra dışarı çıkmadan önce etrafı kontrol etti ve kimsenin gelmediğini görünce çıplak ayaklarıyla hızlı bir şekilde ses çıkarmadan yan odaya geçti. Odasına gelip kapıyı kapadığında , kapının arkasına yaslanarak bir "Ohh!" çekti.
Akşam ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Her şey parça parçaydı. Alkol şişesini bitirişi, taksiye binişi, Ahmet Efendi'yle konuşması anlık görüntüler olarak zihninden geçiyordu. En son Ahmet Efendi'yi hatırlıyordu.
Batuhan'ın odasına niçin gitmişti? Çocuğa resmen koala gibi sarılmıştı.
Hala elinde tuttuğu kıyafetlerden gelen içki kokusuyla midesi bulanan Rüzgar, kesinlikle duş alması gerektiğine kanaat getirdi. Elbiselerini bir kenara bıraktıktan sonra kapıyı açıp banyoya ilerledi.
Banyoya geldiğinde suyu, soğuk olmasına dikkat ederek ayarladı. Önce kendine gelmesi sonra da her şeyi hatırlaması gerekiyordu. Suyun altına girdiğinde vücuduna değen taneciklerle irkilen sarışın sabit durarak suya alışmaya çalıştı. Vücuduna değen ve iğne etkisi yaratan damlacıklarla hafızasını zorlamaya çalışıyordu. Yine eli boş bir vaziyette ortada kalan Rüzgar, kısa sürede yıkanıp, duştan çıktı ve bornozunu giyerek aynanın karşısına geçti. Elini buhar yapmış aynaya sürtüp kendini görecek kadar alan yarattıktan sonra yüzüne baktı ve o an olduğu yerde kaldı. Akşamdan kalma olmasına rağmen günlerdir yaşadığı uykusuzluktan eser yoktu ve iki gündür mışıl mışıl uyuyordu. Bu iki günde ise aynı olan iki şey vardı. Biri alkol diğeri ise yaralı piç. Rüzgar alkol şıkkını günlerdir içki içtiğini bilerek eleyince geriye tek bir seçenek kalıyordu.
Yaşadığı farkındalık az önce buğulu bakan bulutların şimdi şimşekler çakmasına neden oldu. Aynayı çatlatacak kadar delici bakışlarını kapadı ve elini yumruk haline getirip karşıdaki duvara şiddetli bir biçimde savurdu. "Olamaz,olamaz..."diye söylenirken elindeki acıyı umursamıyordu bile. Tek düşündüğü şey aklındakini nasıl yok edeceğiydi. O çocuktan etkileniyor olamazdı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE LAMBASI
РомантикаSırlarla dolu bir geçmiş,hayatın esir aldığı çocuklar. Rüzgar severken karanlığı, Batuhan aşıktı güneşin parlaklığına. İmkansızdılar belki de imkansızlığın imkanına.