Bol bol yorum bekliyorum.Keyifli okumalar.
Tekno mesaj attığında Rüzgar üçüncü derste bayılmak üzereydi. Sayısal olmasına rağmen felsefe onlara seçmeli ders olarak konulmuştu. Müdürleri felsefe bölümü hocası olması fakat derse girmemesine rağmen "Düşünmediğim zaman yaşamadığım zamandır -Rembrantd"felsefesine dayanarak bu dersi onlara sabah saatlerine koydurmuştu. Rüzgar ise müdürün tam anlamıyla "para,para,para"ya göre hareket ettiğini düşünüyordu.
Rüzgar hayatında sabit fikirli olmaktan hep kaçınmıştı. Rakibini tanıyabilmek için her zaman empati kurup , o kurduğu empatiyi de karşısındaki kişiye çok güzel yedirmiştir.
Hayatta öne koyduğu düşüncelerden birini soracak olursanız"Değerli düşüncelere sahip olanlar hayatta yalnız kalmaz.-Otto Ernest"diyebilirdi. Tabi bu yalnızlık, ona göre gerçek bir yalnızlık değildi. Bu söz ona, ne kadar güçlü düşüncelere sahip olursa o kadar yandaşı olabileceği çağrışımını yapıyordu. O zaten içsel olarak hep yalnızdı. Onla bir sıkıntısı yoktu.
Mesajı açtığında gördüğü şey üzerine içinde bulunduğu sıkıntıyı bile s*kip atacak bir rahatlık geldi. Ufak ufak başladığı sırıtışlar kahkahaya dönüşmek üzereyken, hocadan aldığı uyarıyla atamadığı kahkahaları bir şekilde ettiği sessiz küfürlerle hocaya yedirdi. Bu arada yanındaki felsefeden anladığı şey"Düşünüyorum,öyleyse varım-Descartes"dan öteye gitmeyen ve yanda uyurken ağzındaki salyaların akışının etrafındaki kızlar tarafından görülmesini istemediği için kıçını dönmüş başını sıra üzerinde çapraz yaptığı ellerinin üzerine koymuş vaziyette yatan arkadaşı, uyanmış ve ona sessiz bir şekilde, yaptığı kaş göz hareketlerinin anlaşıldığını zannederek ne olduğunu sormaya çalışıyordu. Rüzgar kafasına vurup "Salak mısın oğlum? Doğru düzgün sorsana."dediği sırada çok sevdiği ve adına küfürlü methiyeler düzeceği hocası araya girdi.
"Ne oluyor orada?"
"Hocam birşey yok, arkadaş beş dakika sonra beni uyandır demişti de bu şekilde olmazsa uyanamıyor. Hani alışmış kudurmuştan beterdir. Siz anladınız" dedikten sonra hocanın bunun üzerine sıraladığı "Sen uslanmazsın ,paranıza güveniyorsunuz blabla" düşüncelerine kulak tıkayıp hoca arkasını döndüğünde bir tane de bu lafları yediği için, en bir sevdiği arkadaşlarından biri olan Koray'ın ensesine bir şamar daha geçirdi. O sırada sırayı da ittiğinden neyse ki bu ses hoca tarafından duyulmamıştı.
Beş dakika sonra zil çaldığında Sunay ve Giray ne olduğunu sorunca - Koray'ın o şamarlardan sonra götü yemiyordu-Rüzgar, arkadaşlarına işlemin tamamlandığını söyledi. Fakat tam o sırada bir mesaj daha geldi.İşte o mesaj da sinirlenmesi için yeterliydi.
Rüzgar, Tekno evden çıkacağı sırada Ayşe ablasının Batuhan'ın odasına girdiğini bildiren mesajla kafasında planlar yapmaya başladı. Biliyordu ki adamı bilgisayar konusunda ne kadar yetenekliyse konu icraat olunca bir o kadar vasattı.
Tekno işini halledip bilgisayarı çantasına koyacağı sırada gelen adım sesleriyle bilgisayarı masada bırakıp Batuhan'ın dolabına saklandı. Bunu Rüzgara bildirdiğinde ise yiyeceği lafları tahmin ediyordu fakat başka çaresi de yoktu. Rüzgar'ın verdiği cevapta orada beklemesi gerektiği yazıyordu. Rüzgar o ara Ayşe ablasını arıyordu fakat bir süre çalan telefonunun açılmamasından süpürgeyi çalıştırdığını anladı. Normalde bu saatlerde onların bulunduğu katın temizliğini yapmazdı. Annesiyle konuşup durumu öğrenmiş olmalıydı.Bu da annelerinin ,hastaneden gelmelerine az bir vakit kaldığını gösteriyordu.
Kapıda güvenlik görevlisi olarak çalışan Mehmet beyi arayıp telefonu Ayşe ablasına getirmesini istedi. Güvenlik koşturarak telefonu Ayşeye getirdiği sırada gelen süpürge sesiyle yanılmadığını onaylamış oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE LAMBASI
RomanceSırlarla dolu bir geçmiş,hayatın esir aldığı çocuklar. Rüzgar severken karanlığı, Batuhan aşıktı güneşin parlaklığına. İmkansızdılar belki de imkansızlığın imkanına.