9. Bölüm

1.1K 201 64
                                    

11 FenA'ya geldiğinde sınıfta oturan birkaç kişiye Caner Güngör'ü sordu.Ama maalesef yüzünü güldüren bir cevap alamadı.Bunun sebebi ise Caner'in bu hafta raporlu olmasıydı.Dosyasında numarası da yazıyordu.Fakat bu konuyu yüz yüze konuşmalıydı.Ne olursa olsun bu çocuğu ikna etmeliydi.

Gerisin geriye sınıfa dönerken aklında çocuğu nasıl ikna edeceğine dair soru işaretleri vardı.Dosyadaki bilgilerden çocuğun burslu olmadığını görmüştü.Hatta arama motorundan babasının adına  baktığında saygın bir iş adamı profili karşısına çıkmıştı.

Peki bu çocukla dertleri neydi.Aralarında nasıl bir mesele vardı ki çocuğu boğmaya kalkı yorlardı.

Sınıfına adımını attığında mahşerin dört atlısını karşısında buldu.Tabi asıl adamı öğretmenler masasına ayakları uzatılmış,kıçı da sandalyeye kondurulmuş şekilde duruyordu.

"Kahretsin!" diye söylendi kendi kendine.Çocuğu bulma aşkına bu öğle arası başına gelecek şeyi tamamen  unutmuştu.

Karşısındakilere hafif bir tebessüm yolladıktan sonra kendine geldi ve topukları üstünde dönerek zaten içeri tam olarak girmediği sınıftan ışık hızıyla uzaklaşmaya başladı.

O önde mahşerin üçlüsü arkada -diğerinin nereye gittiğini bilmiyordu-merdivenlerden aşağı doğru koşuyordu.Merdivenlerdeki son basamağa adım atacağı sırada bir el hırkasından yakaladı.

"Bırak beni" diye söylenmeleri işe yaramıyordu maalesef.Sesinin volümünü arttırınca arkasındaki kişinin diğer eli de ağzına kapandı ve onu çekiştirerek yangın merdivenlerine doğru sürüklemeye başladı.Normalde kendini iyi savunmasına rağmen arkasındaki hayvan her tarafını sardığı için kıpırdayamıyordu.

Merdivenlerden aşağı inip daha önce hiç görmediği kapıya doğru yöneldiler.Okulun başka bir bölmesi varmış da oraya geçmiş gibiydiler.Sonunda bir başka kapının önüne geldiler ve kapıyı açıp onu içeri fırlattılar.Boş ve geniş bir odaydı burası.Fakat rutubetten duvarların boyası gitmişti ,içindeki koku da köpek öldüren cinstendi.Bu kadar rutubet içerisinde burnuna çok tanıdık bir koku çalındı.Ve aniden arkasından gelen bir darbeyle yeri boyladı.

"Evet, bugün sana çok çeşitli bir öğle yemeği sunacağım. Neyle başlamak istersin.El,ayak,göz,burun...  Yiyeceğin şeyin her yere hitap etmesini istiyorum"

"Bırak beni p*ç kurusu"

"Oop bakalım .Sakin ol biraz.Şimdiden böyle yaparsan eğlenemeyiz ama."

"Açta kendi kıçına bak o zaman bol bol eğlenirsin eminim"

"Lan sen sakin sakin konuşuyorum diye hafife mi alıyorsun beni he.Senin o gözlerini yerinden söker kıçına sokarım adam ol"

"Adamlığı senden öğreneceksem bayağı bir işim var anlaşılan"

Rüzgar Batuhan'ı boynundan tuttuğu gibi duvara sabitledi ve yukarı kaldırmaya başladı.Çocuğun yüzü kıpkırmızı olmuştu.

"En son ne diyordun.Duyamadım biraz daha yükselt sesini.Ah pardon yoksa boğazında birşey mi takılı kaldı ha "

"Bı-bı-r-ak "

"Duyamıyorum biraz daha tırtılcık"

"B-ı-ır-a-k"

Rüzgar'ın Batuhan'ı aniden bırakmasıyla çocuk yeri boyları.Derin derin nefesler almaya çalışıyordu.Nefeslerini bir düzene oturtabildiğinde gözlerini yukarı kaldırdı.

Rüzgar köşedeki sandalyeyi sürükleyip Batuhan'ın önünde durdurdu ve ters çevirip üzerine oturdu.
"Sana öğleye kadar mühlet verdiğini hatırlıyorum.Görünüşe göre bu fırsatı iyi değerlendirememişsin. Ortada kayIt falan olmadığına göre ya sen çok aptalsın ya da beni çok hafife alma gibi aptallığa düşüyorsun.Yani sonuç olarak her türlü bir gerizekalılık var."

GECE LAMBASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin