Bugünlerde onun için bir sabaha uyanmak her geçen gün eziyet halini alıyordu. Korkuları, üzüntüleri uykusunda resetleyen beyni ona ihanet edip sabahına tekrar aynı duygularla baş başa bırakıyordu. Yataktan kelimenin tam manasıyla sürünerek çıkıyordu. Bu sabah beyni ihanetini ikiye katlayarak alarm çalmadan uyanmasına sebep oldu. Yataktan çıkmak istemiyordu, bu sıcaklığı bırakmak istemiyordu. Alarmın çalmasına daha yarım saat vardı. Bu düşüncelerle yatakta yuvarlanırken aklına akşam planladığı şey geldi. Daha bir dakika önce yataktan kalkmak istemeyen çocuk jet hızıyla kapının önüne geldi ve kapı kulbunu yavaşça aşağı indirdi. Madem erken kalkmıştı, bundan sonuna kadar yararlanmalıydı. Aslında bunu yapmak akşam aklına geldi. Fakat Sevgi teyzesinin uyumama ihtimalinden dolayı atağa geçmedi. Şimdi herkes uyurken tam sırasıydı. Bir adım attıktan sonra zaten yanındaki odaya varmıştı. Kapı kulbunu yavaşça aşağı indirdi ama kapı açılmadı. "Kapıyı kilitlemiş." diye söylendi. Ne bekliyordu ki? "Kesin gece çalışanlara talimat vermiştir." diye düşündü. Psikopattı işte psikopat. Hayal kırıklığını da yanına alarak odaya geri döndü." Bugün umarım işe yarar birşey bulurum." diye düşündü. Yoksa gerçekten aldığı her nefes zehir olacaktı.
Sabah oyalanarak okul kıyafetlerini giyip aşağı indi.Sevim teyzesi kalkmış ve kahvaltı masasına oturmuştu bile.
"Bugün de seni ben götüreyim. Yarın Rüzgar geldiğinde onunla gidersin."
Kafasını salladı sadece. Yarın başına nelerin geleceğini bilmiyordu. En azından bugün rahat bir şekilde gitmiş olması iyi olurdu. Hızlıca kahvaltısını yaptı okula geç kalmamak için.
******
Bugün Sevim Batuhan'ı okul kapısında bıraktıktan sonra işlerini halletmek için yola koyuldu. Batuhan ise kafasındaki binbir soru işaretiyle okula doğru adımlamaya başladı.
Hayatı hiçbir zaman kolay olmamıştı onun. Zaten zor şeyleri de severdi. Her zorluğu aştığında kendisini daha da güçlü hissediyordu. Fakat yine de bu kırılmadığı ya da yara almadığı anlamına gelmiyordu. Her anında tetikte olmak zorundaydı bugüne kadar. Kendini tek rahat hissettiği yer eviydi ve şimdi de bu hakkı elinden alınmıştı. Artık uyurken bile bir gözünün açık olması gerekiyordu. Normalde yönelimini söylemekten çekinmezdi. Fakat burada bilinmemesi iyi olmuştu. Karşısındaki psikopat her türlü açığı hiç düşünmeden sömürme gibi bir kabiliyete sahipti. İlk defa annesine bu konuda hak veriyordu.Annesine içinden minnetini sunduktan sonra okulun içine girdi. Kantine doğru adımlarken insanlar ona tuhaf tuhaf bakıyorlardı.Sanki onun gibi birini hiç görmemişlerdi. Bunu yeni olmasına yorarak kantinciden çay istedi. Çay onun vazgeçilmezlerinden biriydi bu hayatta. Kahve ise ağzına dahi sürmediği ve gerekli olduğunu da hiç düşünmediği bir içecekti. Çaya bu kadar bağımlı olduğu için de şekersiz içiyordu.
Çayı aldıktan sonra sınıfa doğru adımlamaya başladı. Sınıfa tam yaklaşmıştı ki birinin önüne ayağını uzatıp ona çelme takmasıyla kendini yerde bulması bir oldu. Böylece de macerası başlamış oldu. Bu kadar erken olacağını düşünmüyordu, en azından öğlene doğru hamle bekliyordu. Şu an için en üzüldüğü durum çayının yeri boylamış olmasıydı. Geri gidip tekrar almayı da gözüne kestiremedi. Zira bu sefer ki adres gömlek yahut pantolonu olabilirdi. En azından bugünlük kuru kalmayı planlıyordu.
"Ayağımın altında ne halt ediyorsun?"
Karşısındaki siyah saçlı çocuk konuşurken diğerleri de gülmekle uğraşıyorlardı. O ise yavaşça kalkıp savrulan çantasını yine aynı yavaşlıkla eline alıyordu. Çocuğun hiçbir tepki vermemesi siyahlıyı sinirlendirmeye başlamıştı, diğer gülenler de ona hafif şaşkınlık içeren bir bakış atmaktaydılar. En azından çocuğun canının yandığına dair bir ses duymayı bekliyorlardı. Oysaki çocukta herhangi bir belirti yoktu.
"Sana diyorum kulakların mı sağır?"
Herkes bir cevap bekliyordu. Oysa Batuhan'ın bu taktiği yıllardır kullandığını bilmiyorlardı.
Görmezden gel.
Bu taktik sayesinde herkesi deli ediyordu. Takmamış gibi görünüyordu. Hırpalanıyordu fakat yine de zafer onun oluyordu. Tabi bunların acısını evde ağlayarak çıkartıyordu. Yalnızca mabedinde gözlerinden o suyun akmasına izin veriyordu. Bununla avutuyordu kendini.
Hiçbir şey söylemeden sınıfa doğru adımladı.Tam çocuk arkasından gidecekken hocayı görmesiyle durdu ve sinirli adımlarla geri döndü.
Batuhan da ona dimdik bakan gözler eşliğinde sırasına vardı.*******
O gün öğleye kadar bunlar devam etti. Demek ki akşamdan tembih edilmişlerdi. Sabah başladıklarına göre başka açıklaması olamazdı öyle değil mi? Sevim teyzesi yemekhaneden yemek yiyebileceğini söylemişti.Yemeklere bakılırsa fiyatlarının ucuz olmadığı belliydi. Ağzının suyu akmaya başlamıştı bile.Hiçbir zaman kilolu bir çocuk olmamıştı. Hiçbir öğünü kaçırmayan fazla yese bile bunu metabolizmasına bağlamayan bir çocuktu. Spor yaptığı için yediklerini öğütebiliyordu.
Her zaman tetikte olması gerekiyordu. Sınıf,yemekhane,tuvalet,koridor....
Buraya gelirken tek tesellisi eski kaos ortamından kurtulmaktı. Söz vermişti kendisine, hiçbir belaya bulaşmayacaktı, en azından annesi için yapacaktı bunu. Endişelenmesini istemiyordu. O kadar dertleri vardı ki hangisini sıraya koyacaklarını şaşırmışlardı.
Bunları düşündüğü sırada gözlerini yerdeki parkelere dikmişti. Birden önünde birşey belirdi ve aniden bir el onu kavradı. Adımlarını onu çeken çocuğa uydurmaya çalışıyordu. Bu çocuğu daha önceden görmüş gibiydi ve bir sınıfa atılmasıyla karşısında tanıdığı ve tanımaktan bir o kadar da memnun olmadığı yüzü görmesi bir oldu. Tahmin etmeliydi.
Onu getiren çocuk ona yaklaştı ve onu duvara çivilercesine yapıştırdı. Sesini çıkarmıyordu. Biliyordu ki hiçbir işine yaramayacaktı.
"Bence işimizi hiç uzatmayalım.Bana şimdi o kaydı veriyorsun."
"Bunu kim söylüyor?" Çocuğun boynunu sıkmasıyla bir an nefessiz kaldı.
"Gerçekten bu muhabbetlere girmek istediğinden emin misin?"
Rüzgar cocuğa baş harekti yaptı.Çocuk boynunu bıraktığında derin bir nefes aldı ve nefes aldıkça öksürmeye başladı.
"Daha bu kadarcık baskıya dayanamıyorsun. Devam ettirmek istediğinden emin misin?"
Bunu söylerken Rüzgar'ın yüzünde alaycı bir sırıtış belirmişti.Bu sırada Batuhan hala derin derin nefes almakla meşguldü.
"Bana gerçekten dokunabileceğini düşünmüyorsun değil mi?"
Bu sefer alay etme sırası Batuhandaydı. Yanındaki çocuğun koluna çarparak Rüzgar'a doğru yavaş yavaş yaklaştı ve dudağının kenarını yukarı kaldırarak karşısındakine bir sırıtış bahşettikten sonra çocuğun şaşkın bakışları altında kulağına doğru eğilerek "O görüntüler bendeyken bir bokum yapamazsın." dedi.Tam arkasını dönüp kapıyı açacağı sırada ki ona göre gayet havalı bir çıkış yapmak üzereydi. Bu sefer ciddi bir şekilde kaburgalarını sızlatan bir darbeyle kapıya yapıştırıldı.
"Seni s*kerim anladın mı? "
Nefeslerini düzene koyup devam etti.
"Onu verirsen az sayıda hasarla kurtulabilirsin. Ama beni uğraştırırsan hayal bile edemediğin fantazilerin başrolüne oturturum seni. Anladın mı small boy?"
"Sana bir gün mühlet veriyorum.Ya bir gün sonra o kayıt elimde olur ya da gerisini sen düşünemezsin bile."
Bunu söylerken o kadar yakındı ki Batuhan karşısındaki çocuğun verdiği nefesi içine çekmek zorunda kalıyordu.Çocuğun son verdiği nefesi içine çektiğinde vücudundan bir titreme geçti. Sanki ruhu çekilmiş ve tekrar yerine gelmiş gibiydi.
"Şşşt.Sana diyorum duyuyor musun beni?"
Başını sallayıp kendine geldi."Yarına kadar düşün taşın.Ha ben oynamak istiyorum dersen seni zevkle fare yerine koyar, bir dilim peynire muhtaç ederim."
Sözleri bittiği an kendisini kapının dışında buldu.Nasıl bir belaydı bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE LAMBASI
RomanceSırlarla dolu bir geçmiş,hayatın esir aldığı çocuklar. Rüzgar severken karanlığı, Batuhan aşıktı güneşin parlaklığına. İmkansızdılar belki de imkansızlığın imkanına.