42. Bölüm

750 83 218
                                    

Merhabalar. Yepyeni ve bomba gibi bir bölümle karşınızdayım. Şarkı son bölümle ilgilidir.

Keyifli okumalar.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.



"Hoşgeldiniz." diyen kız, babasını gördüğü için gözleri ışıl ışıl parlıyordu.

"Hoşbulduk." diyen iki kardeşten biri üzerini değiştirmek için odasına yönelirken diğeri kış bahçesine doğru ilerledi.

"Ne içersin babacım?" diyen Selin dudaklarının kıvrılmasına engel olamıyordu.

"Boşver şimdi içeceği. Neler yaptınız , nasıl geçti gecen , onları anlat." diyen adama başını sallayarak itiraz eden kızı "Olmaz. Önce ellerimle sana güzel bir şeyler hazırlayayım. Ondan sonra konuşuruz." deyince babası itirazlarının boşa çıkacağını düşünüp "O zaman bir kahve içerim kızımın elinden." dedi. Ne de olsa gece uzun olacaktı. Kızı konuşmaya başladı mı sabaha kadar susmazdı. Eee o da özlemişti güzel seslisini.

Selin aldığı cevapla mutfağa giderken Rüzgar da merdivenlerden inip dayısının olduğu yere yöneldi.

"Hoşgeldin dayı." diyen çocuğa "Hoşbuldum oğlum." diye cevap veren adam, yüzüne gülümsemesini yerleştirmeyi ihmal etmedi.

"Nasıl gidiyor ?" diye soran adamın yanına yerleşen Rüzgar, kapıdan kimsenin gelip gelmediğini kontrol ettikten sonra "Bilmiyorum." dedikten sonra soluğunu sesli bir şekilde dışarı verip "Biraz yürüyelim mi?" dedi.

Çocuğun yüzündeki sıkıntı bariz bir şekilde belli olduğundan başını sallayıp sandalyeye koyduğu ceketini aldıktan sonra kızına seslenip dışarıda biraz yürüyeceklerini söyledi. Bu arada Rüzgar da montunu giymişti.

Dışarı çıktıktan sonra yeterince yalnız kaldıklarına kanaat getiren sıkıntılı çocuk nihayet içindekileri söze dökmeye karar verdi.

"Olmuyor dayı. Yapamıyorum. Her şeyi o kadar iyi gizlemiş ki ulaşamıyorum."

"Sabırlı olmalısın evlat." diyen adam karşısındaki çocuğun omzuna güven veren bir hisle dokundu.

"Daha ne kadar katlanmak zorundayım. Buraya geldikçe o eve dönmek iyice işkence haline geldi." dedikten sonra yüzünü sıvazlayan sarışın, ellerini yüzünden çektikten sonra derin bir nefes aldı.

"Beni buraya bırakırken aklında kim bilir ne plan vardı. O kadar zeki ki ne hamle yapacağını bulamıyorum. Ben onunla daha doğru dürüst satranç masasına dahi oturamıyorum. O benim tüm hamlelerimi ezbere bilirken ben bir piyonu bile oynatamıyorum."

"Zaaflarına oynaman gerek."

"Tek bir zaafı var onun. Sahip olduğu güç. Ve onu da öyle muhafaza ediyor ki ulaşamıyorum."

"Belgelere ulaşman gerekli. Bunu biliyorsun."

Elini saçlarından geçiren çocuk "Biliyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum." derken gözünün önünden tüm ihtimaller geçiyordu fakat hepsi sonunda duvara tosluyordu.

"Zayıf olduğu tek bir an bile yok. Şüpheye düştüğü, aklının bulandığı tek bir an. Bir açık verdiği ya da vereceği zaman yok."

Sakince, durdukları ağaca yaslanan adam "Aslında olabilir." deyince Rüzgar tereddütlü bakışlarını dayısına çevirdi.

"Nasıl?"

"Kendini kullanacaksın." diyen adam işaret parmağını Rüzgar ' a doğru yöneltirken parmağı çocuğun göğsünün ortasına değdiği an " Onu kendinden bir parçadan vuracaksın." dedi.

GECE LAMBASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin