45. Bölüm

468 61 70
                                    

"Sen ne işe yarıyorsun ha! Bunca zaman övündüğün gücün nerde? Nasıl koruyordun oğlumu?" diyen kadının gözlerinden yaşlar sicim gibi akarken yumruklarını duvar gibi duruşundan taviz vermeyen adamın göğsüne indiriyordu.

Ağlamaktan helak olmuş haliyle arkasındaki sandalyeye çöktüğünde cebindeki telefonu çalmaya başladı. Elini telefonunu attığında kardeşinin ismini görünce hiç beklemeden cevaplama tuşuna bastı.

Karşıdan gelen telaşlı ses ona birşeyler şöylerken o sadece dinliyordu. Kardeşi telefonda bir saate yakın bir sürede yanına geleceğini haber veriyordu. Yanında duran çocuk omzuna dokunup biraz dinlenmesini söylediğinde başını itiraz edercesine salladı.  Yirmi altı saattir gözüne uyku değmeyen kadın ne yapacağını bilemez haldeydi odadaki herkes gibi.

Haluk "Onu sana bulucam. Sağ salim getiricem oğlumuzu." dediğinde kadın  adamın yakasına yapıştı ve "Hele getirme. Seni kendi ellerimle boğarım. " deyip ellerini geri çekti.

Haluk ve adamları evi terk ederken Batuhan Sevim'in yanındaki sandalyeye oturdu. Haberi aldıklarından beri onun da gözüne uyku girmemişti. Yirmi altı saat onlara yirmi altı gün gibi gelmişti.

Saçlarını karıştıran çocuk bulunduğu durumla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu. Daha ettikleri kavgayı sindiremezken kaçırılma haberi bomba gibi düşmüştü önüne.

Dün gece yanındaki kız polisi arayınca poliste Rüzgar 'ın anne ve babasına haber vermişti. Haberi aldıklarından beri özelikle Haluk buna kimin cesaret edebileceğini düşünüp duruyordu. Ayrıca adamlarının bu denli  dikkatsizliğini de içine sindiremiyordu.

Sevim'in kardeşi Selim ise haberi alır almaz bulduğu en erken uçağa yer ayırmıştı bunun yanı sıra o da elinde olan imkanları kullanıp bu işi kimin yaptığını araştırmaya başlamıştı. Ama ne yazık ki bu saate kadar tek bir kanıt bulamamıştı.

Hepsi kaçıranların en yakın zamanda arayacağını düşünürken bu saate kadar haber çıkmaması kafalarda soru işaretlerine sebep oluyordu. Kimisi bunun para için olduğunu düşünse de kimisi sadece para için Haluk Alaz'ın oğluna dokunacaklarını düşünmüyordu.

Kapının sesi iç karartıcı sessizliği böldüğünde Ayşe hızlıca hareket edip kolu aşağı indirdi. İçeriye giren üçlü babalarıyla bu işe bir çözüm arasalar da onların da eli boş kalmış ve en nihayetinde bir haber alma umuduyla   Sevim'in evine gelmişlerdi.

Onlar da içerde boş olan bir yere oturduğunda sessizlik hiç bozulmamış gibi devam etmişti.

Habersiz geçen saatlerin ardından odadaki kalabalığa Haluk ve Selim de eklenmişti. İkisi de ellerinde telefon ileri geri dolanırken her kapatma tuşuna bastıklarında birbirlerinin ağzından duyacakları şeyi merakla beklemiş fakat hiçbir gelişme olmamıştı. Bunca zamandır kimsenin aramaması onları endişeye ve meraka düşürse de belli etmemeye çalışmışlardı.

Sonunda herkesin beklediği haber Haluk'un telefonuna düştüğünde hepsi hızlıca başına toplandı. Polisin de yanlarında olmasından dolayı her ne kadar videoyu önce kendi izlemek istese de fikrini o kalabalıkta  dile getirmemiş ve oynatma tuşuna basmıştı.

Videoda beliren şey bir sandalyeye bağlı ve gözleri kapalı Rüzgâr'dı. Arkasından gelen program kullanılarak bozulmuş ses ise saatlerdir oluşturdukları soruların yanıtını beklemeden verdi.

"Haluk bey şimdi siz ne isteyeceğimizi sorgulamakla meşgulsünüz anladığım kadarıyla. " dedikten sonra ortaya bıraktığı gülüşe Koray "O gülüşü götüne sokayım senin." demekten kendini alamadığında yanındaki polisten bir boğaz temizleme sesi geldi. Karşısındaki Akay ise küçümseyici bakışlarını ona çevirince " Ne var. " manasında bir bakış yollayıp videoyu izlemeye geri döndü.

GECE LAMBASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin