Elleri ceplerinde donmuş bir vaziyette okula girdi. Tam anlamıyla kıçı buz tutmuştu.Zavallı poposunu okula girdiği an bir kaloriferin üstüne yerleştirmeyi düşünüyordu.
Sabah kalkmış kahvaltısını etmişti.Bugün o Rüzgar itiyle okula gideceği için de içindeki tedirginliği sürüyordu.Montunu sırtına geçirmişti.Tam ayakkabılarını giyerken burnuna gelen kokuyla kafasını kaldırdı.Bu çocuğa ne kadar laf ederse etsin zevkleri iyiydi.Kabul ediyordu.Sıktığı parfümde zaten on metre öteye giden cinstendi ve gerçekten de afrodizyak etkisi yaratıyordu.
Rüzgar da montunu ve ayakkabılarını giydi.
Tam kapıdan çıkarken Sevim yanlarına geldi.
"Rüzgar sana söylediklerimi unutma Batuhan'a yardımcı ol okulda.Ve son olarak uslu durmaya çalış." dedi.
Daha sonra Batuhan'a dönerek "Herhangi bir problemin olduğunda Rüzgar'a söyle oğlum.O sana yardımcı olacaktır, hiç çekinme tamam mı?"dedikten sonra önce Rüzgar'ın daha sonra da Batuhan'ın anlına bir öpücük kondurdu.
Bu tavır Batuhan'ın hoşuna gitmişti çünkü annesi de onu sabahları böyle uğurladı.Tabi biraz da annesinin özlemini hissetti.O sırada Rüzgar da göz deviriyordu.Batuhan içinden Rüzgar'a ne kadar şanslı olduğunu bilmediğini düşündüğü için " öküz" diye söyleniyordu.
Vedalaşma faslından sonra arabaya bindiler
Batuhan tedirgindi.Bu adam başka insanların arasındayken bile çekilmezken yanlız kaldıklarında ne yapacaklarını bilmiyordu.
"Emniyet kemerini bağla"
Komuta uyup kemerini bağladıktan sonra dışarı sesli bir nefes verdi.Hava gerçekten soğuktu.
Rüzgar arabayı çalıştırdıktan sonra on dakika hiçbir şey konuşmadılar.Batuhan da kalan yirmi dakikalık yolun bir an önce bitmesi için dua ediyordu.Çaktırmadan şoför koltuğundaki çocuğa bir bakış attı ya da çaktırmadığını sandı.
"Ne o çok beğendim galiba.Gözlerini benden alamıyorsun."
"Yok öyle birşey.Biraz fazla sessizdin de çeneni ne zaman açacaksın diye bekliyordum"
"Yani o kadar konuşmamı istiyorsun.Sesimi duymadan yapamıyorsun."
"Bayılıyorum sana bebeğim.O kadar yani"
"Sus lan yılışma yine"
"Abi anlamıyorum, hem imayı sen yapıyorsun hem de iki dakika sonra hiç birşey söylememiş gibi ak kaşık misali üsttesin. "
Batuhan bezgin bir nefes verdikten sonra kafasını cam tarafına doğru çevirdi.
"Sadece ben yapabilirim ima anladın mı sen yapamazsın.Sana öyle bir hak tanıdığımı hatırlamıyorum. Hem sen hangi ara bana karşılık verme gibi bir cesaret duygusuna sahip oldun.Sana dün dediğim şeyi hatırlıyorsun değil mi? Kayıt bugün öğle yemeğinde elimde olacak.Olmazsa ondan sonra olanları sen görürsün."Batuhan içinden homurdandığı sırada Rüzgar birden frene bastı.
"Hem ben seni ne diye okula götürüyorsam in arabadan kendin git de aklın başına gelsin.Sanki özel şoförü var beyefendinin."
"Saçmalama ben nasıl gideceğim okula."diye itiraz etti Batuhan.
"Yürüyerek yarım saatte varırsın hem bacakların açılır birşeycik olmaz.Kenardan git araba çarpmasın"bunu söylerken sarışının dudağının kenarı havaya kalkmıştı.Batuhan hala yerinde duruyordu. Bu göt dondurucu soğukta arabadan aşağı adım atamazdı.Rüzgar da bunu anlamış olacak ki Batuhan 'ın emniyet kemerini çözdü ve kapıyı açıp çocuğu dışarı fırlatıverdi.Bunları o kadar hızlı yapmıştı ki Batuhan karşılık bile verememişti. Kendine geldiğinde çocuk arabasını çalıştırmış uzaklaşıyordu.
Zaten ona da yalvaracak da değildi.
İşte o zamandan beridir bu soğukta yarım saattir yürüyordu.Zilin çalmasına beş dakika vardı.
Okula girer girmez klimadan gelen sıcak hava tüm bedenine yayıldı.O kadar iyi gelmişti ki iki dakika daha olduğu yerde durarak sıcaklığın iliklerine yayılmasına izin verdiHuzuru uzun sürmedi.Arkasından gelen darbeyle yana savruldu.Arkasına döndüğünde gördüğü kişi onu şaşırtmadı. Rüzgar'ın yalakalarından biriydi.
"Kapının önünde dikilmemen gerektiğini bilmiyor musun?"
Batuhan birşey söylemedi daha doğrusu söylerdi de derse yetişmesi gerekiyordu ve zaten karşısındaki bir dağ ayısı olduğu için laf anlayamayacağını da biliyordu.Hoş anlatsa da anlamazlıktan gelineceğini de tahmin ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE LAMBASI
RomanceSırlarla dolu bir geçmiş,hayatın esir aldığı çocuklar. Rüzgar severken karanlığı, Batuhan aşıktı güneşin parlaklığına. İmkansızdılar belki de imkansızlığın imkanına.