Merhabalar. Yeni bir bölümle karşınızdayım. Bolca kötü temennilerinizi sunacağınız bir bölüm olduğunu zannediyorum ve keyifli okumalar diliyorum.
Medya:Batuhan:(
Eve vardığında kapıda bekleyerek içeriden ses gelip gelmediğini kontrol etti. Ses gelmeyince dış kapıdan girdi ve onu gören güvenlik görevlisi "Nerdesin be oğlum, saatlerdir seni arıyorum. Çıkıp gittiniz koşa koşa. Rüzgar yanında diye gelmedim ama sen dönmeyince öldüm meraktan." deyince Batuhan'ın içinde anlamsız bir sızlama oldu. Birisi tarafından görevi gereği olsa da merak edilmişti . "İyiyim abi. Bir arkadaşın yardıma ihtiyacı vardı da onun için aceleyle çıktım. Biraz yorgunum sadece." dedikten sonra kapıdan geçip içeri doğru ilerledi. İki adım atmışken geriye döndü ve evde kimsenin olup olmadığını sordu.
"Yok kimse. Rüzgar seni aramaya çıkmıştı. Eve gelmeyince o da merak etti. Ben ona haber vereyim. " diyen adama itiraz ederek "Ben aradım onu. Evde olduğumdan haberi var " dedi ve arkasını dönüp eve girdi. Onunla uğraşamayacak kadar bitkindi. En azından bu akşam rahat uyumak istiyordu.
Hiçbir şey düşünmeye mecali kalmamıştı. Her şey üstüne gelirken hayatında değer verdiği tek arkadaşı da ona kazık atmıştı. Böyle bir şeyi nasıl yapardı aklı almıyordu. Neye üzeleceğini şaşırmıştı ama onu en çok kıran şey Seyhandı.
Rüzgar hangi ara aklına girmişti de bütün bunları yapmasını sağlamıştı." Nasıl kabul eder böyle bir şeyi! " diye diye yeyip bitiriyordu kendini. İstemsizce dökülen göz yaşlarını sildi ve odasının kapısını açtıktan sonra yatağa doğru ilerledi.
Yatağa oturduktan sonra üstünü çıkarmadan başını yastığına bıraktı ve dirseğini kırıp elinin tersini alnına koydu. Başına gelebilecekleri düşündü. Bitmeyen işkenceler,sözlü ve fiziksel tacizler...... nasıl kaldırabilirdi ki bunları. Eskiden okuduğu yerde, bir şekilde başa çıkabiliyordu. Ya burada. Hepsi zengindi, kimi kime şikayet edebilirdi ki. Annesini aramak istiyordu. Ağlaya ağlaya onu yanına alması için yalvarmak ve "Burada kalamam. " diye haykırmak istiyordu. Anlardı onu annesi. Ama bunun onu üzmekten başka bir şeye yaramayacağını da biliyordu. En son konuştuklarında da sesi sıkıntılı gelmişti. Bir şekilde burada hayatta kalmalıydı. Gücünün yettiği yere kadar dayanmalıydı.
Kıpkırmızı olan gözlerini ovuştururken milyonuncu kez çalan telefonunu dayanamayıp kapattı. Ne yaptığı umurunda bile değildi. Rüzgar'a nasıl kanardı. Şu hayatta annesinden sonra karakterine hayran olduğu ikinci insandı. Okulda onca insan ona eziyet ederken yanında dimdik duran kıza ne olmuştu. Her şey bir Rüzgar' a mı bakıyordu. Çocuğun dediği şeyler aklına geliyordu şimdi. Karşısında kimsenin duramayacağını söylerken kendinden ne kadar da emin duruyordu. "Gerçekten haklıymış" diye düşündü ve hemen ardından kendi kendine "Sadece bir kişiyi atlıyor." diye söylendi. Ona hayatında yaşayacağı en büyük kaybı yaşatacaktı. Bundan belki de kendi de zarar görecekti. Ama her şeye rağmen denemeye değerdi. Onun yıkılması için kendinden parçalar feda etmeye hazırdı.
Onu en zayıf yerinden vuracaktı. Bir insan nasıl tepe taklak olur o zaman görecekti. Ama önce dayanması gerekiyordu. Ne olursa olsun vazgeçmemesi.
Rüzgar tüm bunlar olurken arkadaşlarıyla oturmuş bir şeyler içiyordu. Batuhan'ın ardından bu akşam ne kadar mutlu olabileceğini düşünse de çocuğun ona söylediği şeyle donakalmıştı. Şaşkınlığını üstünden atması da biraz uzun sürmüştü. Koray onu bulana kadar ne yaptığının farkında bile değildi. Tek düşündüğü şey Gece'nin Rüzgar için kullandığı kelimeyi Batuhan'ın sikik ağzından duyduğu andı. Küçükken birçok kez Gece Batuhan'ın da yanında Rüzgar'a bu şekilde seslenmişti fakat "Bu çocuk hafızasını kaybetmesine rağmen bunu nasıl hatırlıyor." diye düşünmeden edemiyordu. Hafızasını geri kazanıyor olabilir miydi? "Bu mümkün olabilir mi?" diye kendi kendine söylenirken yan tarafındaki Sunay " Ne mümkün olabilir mi?" diye sorduğunda Giray lafa atlayıp "Senin bir kızla sevgili olabilmen." diye cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE LAMBASI
RomanceSırlarla dolu bir geçmiş,hayatın esir aldığı çocuklar. Rüzgar severken karanlığı, Batuhan aşıktı güneşin parlaklığına. İmkansızdılar belki de imkansızlığın imkanına.