70 - Giz'den Sedef'e

639 54 42
                                    

İçinde kabuk bağladığını düşündüğü yarasından bahsettiği anlar enderken bunu sevdiği adama anlatması, cümlelere dökmesi zor olmuştu.Rahatlamış hissediyordu bir o kadar da. Kalbinde oluşan bir boşluk daha dile getirilirken iyileşiyordu.

Buğra'nın " O kadar yüce bir kalbin var ki senin en ihtiyaç duyduğun anda yanında olmayan bir babaya bile merhametinin sınırlarını açıyorsun" cümlesi merhemi olmuştu yarasının. Babasına olan kırgınlığı nefrete dönüşmesinden korkuyordu her zaman. Kendisini yanlız bırakarak hayat kurması, yoksaymasını kaldıramamıştı. Hayatında sahip olduğu tek dayanağı babası kalmışken onun kendisini bırakması yıkım olmuştu hayatında. Tüm bu yaşanılanların aksine babasını kendi içinde affederek onun yaşamına saygı duymayı istemiş içinde ki öfke ise her zaman bunu engellemişti. Buğra'nın bir cümlesiyle ise yapmak istediğini yapmayı başarabilmeyi umdu.

İçinde ki düşüncelere o kadar yoğunlaşmıştı ki göğsünde olduğu erkeğin saçını içli bir şekilde koklamasıyla düşüncelerinden çıkabilmişti. İçinde bulunduğu anı unutmuş olduğuna şaşırdı..Bakışlarını göğsünde ki erkeğe çevirdiğinde kendisini izlediğini fark etti.

" Ne kadar süredir beni izliyorsun?" diyebilmişti. Ne kadar süredir kendi iç dünyasında olduğunu merak etmişti.

"Bir önemi var mı ki bulunduğum yerden memnunum" diyerek saçları arasına bir öpücük bıraktı.

" Kahvaltı esnasında ailem hakkında konuşmak pek iyi gelmedi sanırım bize" diyerek iç dünyasına dalarak yanlız bıraktığı erkeğe karşı suçluluk hissettirmişti.

" Daha önce yapılması gereken bir konuşmaydı aslında bu kadar geç kaldığım için özür dilerim meleğim" diyerek daha sıkı sarıldı sahip olduğu kadına.

" Sence bir gün babamı affedebilir miyim?" içinde affetmek istediği lakin öfkesine her seferinde yenik düştüğü bu duyguyla nasıl baş edeceğini bilmiyordu.

" Zaten affetmedin mi?"diyerek elini kadınının saçlarına daldırdı.Parmakları saçlar arasında gezinirken " Buradan ayrıldığın gün içinde bulunduğun acıyla tüm öfkeni babana kusabilirdin. Senin yüzünden diyebilirdin tüm kayıpların suçunu babana atabilirdin tüm bunları yapsaydın bile telefonda ki kişi buna karşı hiç bir cümle kuramazdı. Sen kaybını bile dile getirmeyecek kadar yüce gönüllüsün meleğim. O yüzden suçlama kendini. İllaki kırgınlıkların olacak hepimiz insanız. Gün gelecek o kırgınlıkların bile yok olacak belki babanla tekrardan bir masa da yıllar sonra bir yemek yiyerek geçmişi konuşabilecek duruma geleceksin. Bana zaman diyen kadının da zamana ihtiyacı vardır belki"

"Sence olabilir mi yani babamla yıllar sonra ben yeniden bir masa da olabilir miyiz?" derken kalbinde ki heyecana anlam verememişti.

Kendisine heyecanla bakan gözlerinde ki mavi hareler hareketlenerek çoşkun sulara dönen kadına gülümsedi. " Masa da ben de olacaksam neden olmasın"

Gizem doğrularak Buğra'ya baktı " Cidden mi?"

Bakışlarında ki heyecana şaşkınlık eklenen kadının burnuna işaret parmağıyla dokunarak " Neden olmasın sevgilim. Sen iste bugün bilet alıp gidelim Londra'ya. Kayınbabamla tanışmak isterim. Karımın ilk sevgilisiyle tanışmak benim için şereftir."

Gizem'in dudaklarında bir gülümseme peydah oldu. " Biliyor musun babam beni küçükken ormanlık bir alana götürmüştü. Her yerde uğur böcekleri vardı. O zamanlar uğur böceklerinden annem ile abimi bana geri getirmesini dilerdim. Eve gidince sanki yeniden onlar evimizde olacak bizi bekleyecekler abim bana lolipop alacak annem bana çilekli pasta yapacak babam yeniden gülecek yeniden mutlu bir aile olacağımızı düşünürdüm. Uğur böcekleri benim dileğimi gerçekleştiremedi yada ben imkansız bir dilek de bulundum bilmiyorum ama olmadı işte. Sonra biz hava limanına gitmeden önce sen beni dinlenmek için bir yere götürmüştün parmağıma yine uğur böceği konmuştu ben o zaman seni dilemiştim" cümlesine devam etmek istemeyerek başını tekrardan sevdiği adamın göğsüne bıraktı.

Satır Arası Derin (Kitap Oldu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin