14- İki kadının dertleşmesi

3.4K 212 32
                                    

Kapıdan çıktıktan sonra ne yapacağını bilememişti. Tüm vucüdu ayaz da kalmış gibi titriyordu. Yabancı olduğu bu mekan da içinde tutmaya çalıştığı gözyaşları ile çaresizdi.

" Gizem" cümlesi ile bakışlarını çevirdi. Müge elinde makaronların olduğu tepsi ve kahve ile önünde durmuştu. İçinde ki fırtınadan sağlam çıkacağını düşünmüyordu heran dışarı çıkmaya hazır gözyaşlarını içine atmaya çalıştıkca bu her saniye daha zor oluyordu.

" Beni kimsenin görmeyeceği bir yer var mı?" diyebildi.

Tepsiyi masanın üzerine bırakarak " Gel benimle Cem tepsiyi patrona götür ve Gizem ile olduğumu söyle" diyerek bileğine dokunda fısıltı ile "  Yürüyebilecek misin?"

Başını olumlu anlamında sallarken Müge'nin yönlendirmelerine izin verdi. Kısa biran sonra açılan kapıdan içeri rüzgarın yüzüne çarpmasıyla kapıdan geçti. Çatı olduklarını fark ettiğinde göz yaşlarını daha fazla tutamayarak " Teşekkür ederim" diyebildi.

Güçsüzlüğünü göstermekten nefret etse de bu aşk illetine kapıldığından bu yana gözlerinden yaşlar eksik olmuyordu.

" Anlatmak ister misin?" diyebildi. Yanına gelerek korkuluklara dayanan kız. Yüzünde ki ifadeden az çok ne olduğunu tahmin etsede susmayı tercih etmiş olduğu için minnettardı. Az önce sevdiği adamın sarıldığı kız şuan karşısında samimi gözlerle kendisine bakıyordu. Ne vardı bu Müge ile Buğra arasında. Nasıl bu kadar fütursuzca konuşabiliyor birbirlerin yüzünden en ufak sorunu anlayabiliyorlardı. Sadece saçını kıvırcık olmaması ve yüzünde ki gülümsemeden bir sorunu olduğunu nasıl da fark etmişti her şeyi dediği adam. Gözlerinin önünde nasılda sıkı sıkıya sarılmıştı.  Düşünceleri ile daha da ağır geldi Buğra'nın az önce ki cümleleri.  Göz yaşları azalması gerekirken şiddetleniyordu.

"Gizem" cümlesi ile hıçkırıklarını yutmaya çalıştı. Acizleşmek istemiyordu güçlü olmak istiyordu aşık olmadan önceki kişiliğini geri istiyordu.

" Ben" - diyebildi kelimeler boğazında düğümleniyordu. "  Sevdim sadece karşılık bile beklemedim ondan."

" Bizim öküz ne yaptı sana" diyerek homurdanan kızın mimiklerini görünce hıçkırıklarının arasından bir kıkırtı kaçtı. " Yapma şunu" diyebildi. Yaşadığı duygu iki ayrı çıkmaz noktadaydı. Ağlamak ve gülmek arasında ki boşluk da sıkışıp kalmıştı sanki

" Ya söylemeden geçemeyeceğim tamam bizim patron bazen cidden tam bir öküz olabiliyor ama valla özünde çok iyi bir adamdır ne söylediğini bilmiyorum şuan sana ama emin ol şuan da senden daha üzgün durumdadır." dedi seriye bağlamış cümleler silahtan hızlı çıkan mermiler kadar hızlı ve seriydi.

Göz yaşlarını elinin tersiyle silerken Buğra'yı bu kadar iyi tanıması canını acıtmıştı. " Sizin Buğra ile ilişkinizin boyutu ne?" diye sordu.  duygu katmamaya çalıştığı mimikleriyle.

Müge'nin korkuluklara dayanarak gökyüzüne başını kaldırışını izledi. " Bu hayatta beni yargılamadan beni ben olduğum için seven tek insan. Patronum, dostum, olmayan abim" - bakışlarını Gizem'e çevirdi- " Daha isimlendiremediğim bir çok şey olsa da en güçlü bağ koruyucum ve kurtarıcım" diyebildi. Son iki kelimeyi fısıldayarak söylemişti.

" Üzerinde ne kadar etkili" diyebildi. Kıvanç için Buğra'ya karşı gelip gelemeyeceğini merak etmişti istemdışı.

Müge bakışlarını kaçırarak " Az önceki konuşmalara mı getirceksin konuyu"

Yüzüne çarpan rüzgar yüzünde kurumuş gözyaşları yüzünden yüzünü germişti. " Az önce ki tartışmamızın sebebi" diyebildi. Kendisine bile itiraf etmekte zorlanırken.

Satır Arası Derin (Kitap Oldu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin