Koyu lacivert semada düz asvalt yolda tekerlekler yağ gibi akıp giderken zihni arkasında bıraktıklarındaydı.
Evden çıkarken Gizem'in " Bir terslik mi var neden bu saatte dışarı çıkıyorsun?" cümlesine söyleyecek hiç bir söz bulamamışken Alp 'in " Ne o hayırdır yengecik Buğra'nın bu saatte bir başka kadının yanına gittiğini mi düşünüyorsun adam senin yüzünden gazeteki tüm işi asmış bırakta toparlasın" demesi ile rahatlamıştı.
Şimdi ne olacaktı?
Ne bekliyordu kendisini?
En yakınlarını korkutan kişi kimdi?
Bu sorular zihninde dönerken gaza yüklendi sorularına yanıt bulması için istenilen yere istenilen zamanda gitmesi gerekiyordu.
Düşüncelerin ışığında geçmişinin olduğu evin kapısının açılması için beklerken bahçe de ki kadının mezarına en son geldiği günü hatırladı.
Zifiri karanlık bir saat diliminde gazeteden çıkışta uğramıştı. Bir kaç dosya almak için geldiği ev geçmişinde yaşadığı anılara sahitlik ederken kadınını getirmişti zihnine. Bahçe de mezara ilerleyip geçmişte yaşadığı canlı anıların üzerine cansız bir bedeni örten toprak parçası canını yakmıştı. Kayıpları yaşadıkları ağır gelerek yenilgi ile ayrıldığı mezar başına gidiyordu şimdi. Birileri sırf öyle istedi diye şuanı yaşıyor olduğunu bilmek içini saf öfkeyle doldurdu.
Arabasını bahçeye doğru sürerken gözleri bahçeyi taradı karanlıkta. Feyza'nın zevkini konuşturduğu kamalyenın ışıkları yanıyordu. Kamelyaya yol gösteren fener şeklinde ki aydınlatmalar da iş başındaydı. Evininin içine girip kendisine ait eşyalara dokunan kişilere içinden küfürlerini saydırarak inmişti arabasından.
Kamelyaya doğru yürümek istemeyerek ilk olarak Feyza'nın mezarını görmek istercesine adımları mezarın olduğu yere yöneldi. Bahçeyi aydınlatan fenerler sayesinde mezara yaklaştığında içinde oluşan saf öfke elle tutulur bir boyut kazanmıştı.
Mezarın kazınıp tabutun çıkarılmış olduğunu görmeyi hiç beklemediğinden olsa gerekti şuan yaşadığı duygunun anlamsızlığı. Mezarın içine atladı hiç düşünmeden. Şuanın bir kabus olmasını istiyordu. Çünkü hiç bir insan bunu yapacak kadar küçülemezdi. Bir mezarın mahremiyetini çiğneyebilecek kişinin insani duygularından şüphe edilirdi.
"Çık mezardan" cümlesi ile başını kaldırdı. Yüzünü tam göremese de cüssesi iri bir adamın mezarın başından kendisine baktığını gördü.
"Naaş nerede?" diyebildi. Feyza nerede? diyememişti. Sevdiği kadına sahip çıkamamıştı iki kez kaybettiğini düşünmek kanını dondurmasına sebep oluyordu.
" Soruların muhatabı ben değilim çık mezardan bekletilmekten hiç hoşlanmaz hanımefendi"
Yeni kazılmış toprak kokusunu içine çekerken Feyza'nın hayat vermek için darbeler attığı toprak aklına geldiğinde yutkundu. Sarıp sarmalayamayacağı kadına toprak altında bile rahat ettirmeyen kişiye karşı beslediği duygu tüm bedenini ele geçiriyordu. Kin ve öfkenin damarlarında attığı kanı pompalamasıyla güç bularak kendini mezardan çıkararak iri cüsseli adamın karşında buldu kendini. Sorularının muhattabı olmayan adama diş bilerken " Gidelim" diyebilmişti. Vakit kaybetmenin aptalca olacağını düşünerek direk olarak sonuca odaklanması gerektiğini hatırlattı kendisine.
Adımlarını kamelyaya doğru atarken iri cüsseli adam " Eve doğru ilerle" demesi ile bakışlarını adama çevirdi. Evinin bu adamlar tarafından kullanılması sinirlerini bozarken. Özeline tecavüz eden insanlara karşı diş bileyerek evine doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satır Arası Derin (Kitap Oldu)
RomanceSatır arası Tutku ve Satır arası Aşk adlı hikayenin devamı niteliğindedir. (3) Karşılıksız bir aşkın tutsağında ki bir kadının sevdiği adam tarafından zorunlu da olsa kabullenişini anlatmaktadır. Aşk sadece karşılıklı mı yaşanır yoksa karşılıksız...