Sadri ustanın kapanan meyhanesini açtırıp masa donatırken gözlerini tavana dikmiş sabit bir şekilde bir noktaya bakan adamı izlemeye başladı. Ne olduğuna dair tek bir ipucu barındırmayan bakışlardan ürktüğünü hissetti.
Alp ile Gazze de tanıştıkları yıllara gitti bilinçaltı. Çektiği fotoğraflarla büyülenmişti. Ünlü bir fotoğrafçı olmasına rağmen neden şavasın ortasına gelip canı pahasına fotoğraf çektiğini hiç anlayamamıştı. Kendisinden farklı değildi Alp. İşine aşık bir adamdı. Şavaş fotograflarında başarılı olsa da Alp'in kulvarı fotoğraf çekmek değildi. Bu adam doğuştan sanatçıydı.
Brüksel Güzel Sanatlar Okulu'nda eğitim görmüştü karşısında tavanı izleyen adam, bir süre kübizm ve fütürizmden etkilenmiş ardından fotografçılığa merak salmıştı.. Alp'in bütün yapıtlarında yaşamın gizemi ve dünyanın anlamsızlığı üstüne metafizik bir sorgulamaya gitmesine rağmen çektiği fotoğraflar gerçekliğin ta kendisiydi. Zıt iki özelliği tek bedende toparlayan bu adamın ise başına açmadığı dert yoktu. Ve şuan bu halde tavanı izliyorsa yine büyük bir yıkımın ortasında kalmış demekti.
" E bilader susmaya mı geldik?"
Alp'in bakışları ile karşılaştı. Ela deniliyordu normal zamanda göz rengine lakin yeşili ve mavinin tonlarını ruh haline göre gözlerinde şekilleniyordu. Hiç bir zaman gerçek rengini görememişti. Şuan yeşilin en koyu tonuyla karşılaşmıştı. Öfkesini en iyi dile getirdiği renklere bardağını kaldırarak " Yuvarla bilader de şu dilin çözülsün"
Alp bardağını alarak uzatılan bardağa vurdu ardından dudaklarına götürerek tek dikişte yuvarlayarak masaya bıraktı. " Dostum İstanbul'a gelişim olaylı yardımın lazım"
Dudakları kıvrıldı bu cümlenin üzerine bu adam ne zaman olaysız karşısına çıkmıştı ki zaten " Yardım edebileceğimi düşünüyorsan sıkıntı yok ederiz her türlü"
Yanında duran şiseyi bardağına dökerken " Beğüm Uluçağ diye bir kadın var. Onun hakkında tüm bilgileri toparlayacaksın dostum. 2 ay önce sergimde karşıma çıktı. Tüm savaş fotograflarını satın aldı ödediği yüksek mevla zihnimi kurcaladı ama üzerinde durmadım. 3 hafta önce tekrar karşıma çıktı" – Elini cebine götürdü. Cep telefonunu aralayarak maile girdi. Ardından maili uzattı – " İzle konuşalım"
Buğra telefona uzandı. Videonun üzerine tıklayarak karşısına çıkan görüntülere ilk tepkisi yutkunmak olmuştu. İnci'nin ve kendisinin çığlıkları o adamların hareketleri nefes almasını zorlaştırmıştı. İnci'nin unutmaya çalıştığı ölüm anı şuan karşısında canlı bir şekilde sergileniyordu. Daha fazla izleyemeyeceğini düşünerek telefonu Alp'e uzattı. " Bu görüntüleri sana göndermelerinde ki maksat ne?" diyebildi. Bu görüntüler Alp için bir anlam ifade etmiyordu sonuçta. Kendisini bağlayacak hiç bir neden yoktu.
" Bu görüntülerden etkilenip bir tablo yapmamı istedi benden" diyebildi. Soğuk sesi gözlerinde ki yeşille aşırı uyumlu çıkmıştı.
Önündeki bardağı dudaklarına götürürken " Bununla sınırlı değil sanırım istekleri." Diyebildi. Bardağın sonunu bulurken arada ses çok kısa yerini almıştı.
" Dostum, aradan geçen zamanı göz önüne aldığımda bu saçmalıkları beynim almıyor." -Bakışlarını dikti boş bir alana – " Kim bu kadın ismi tanıdık geliyor mu?"
Elini şakaklarına götürdü " Begüm Uluçağ" diye fısıldadı. Hiç tanıdık gelmiyordu. Tüm bunları yapabiliyorsa gerçek ismi bile olmayabilirdi. Okyanus da kağıt aramak gibi bir şeydi bu. " Gerçek ismi ise tanımıyorum. Yani bu kadar büyük bir organizasyon varsa gerçek ismi değildir herhalde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satır Arası Derin (Kitap Oldu)
RomanceSatır arası Tutku ve Satır arası Aşk adlı hikayenin devamı niteliğindedir. (3) Karşılıksız bir aşkın tutsağında ki bir kadının sevdiği adam tarafından zorunlu da olsa kabullenişini anlatmaktadır. Aşk sadece karşılıklı mı yaşanır yoksa karşılıksız...