46 - Zehirli Sarmaşık

1.9K 150 41
                                    

Birikmiş dosyalar, imzalaması gereken evraklar ile başbaşa uzun bir vaktin sonunda bacaklarını masaya uzattı. Uzun süre hareketsiz kalan bacakları uyuşmuştu. Koltuğun da gerilerek başını koltuğa yaslanarak gevşedi. Dudaklarına götürdüğü sigarasını zimbo çakmağı ile yakarken aklına Kıvanç gelmişti. Elinde ki çakmağı hediye ettiğinden olsa gerek her sigara içerken dostunun gülümseyen yüzü belirirdi zihninde. Derin bir nefes çekerek cigerlerini dumanla boğdu. İyi geliyordu sigaranın zehri vücuduna. Belki meyhane de olsa yanına bir ufak açtırır yine ufak ufak takılırdı. Alp ile uyanmalarını hatırlayınca fikrine gülümsedi. Abartmamak gerektiğini düşünerek meyhane fikrini çıkarmaya çalıştı aklından.

Gözlerini kapatarak derin bir nefes çekti yine. Dumanı dışarı verirken gözlerini araladı. Dumanın zemine ulaşmak istercesine gözlerinin önünde yükselişini izledi kısa bir süre. Çalan kapının etkisi ile gözleri kapıya çevrildi.

Müge'nin elinde nescafe kupaları ile belirmesi ile doğruldu hafifçe. " Mevzu derin kuru kuru gitmez mi diyorsun çömez"

Müğe elinde ki bardağı masaya bırakıp Buğra'nın karşısında ki koltuğa otururken " Sen benimle boşanma mevzusunu konuşmayacak mıydın zaten. İş çıkış saatini beklemedim erken geldim birazcık"

Buğra masadan ayaklarını indirerek bakışlarını masanın karısında iri gözlerini gözlerine diken kadına baktı. Şaşkınlığını gizleme gereksinimi duymadan " Sen nereden biliyorsun. Gizem ile mi görüştün?"

Müge elinde ki kupa ile oynarken " Sana söylememem gereken sorular sorma patron. Konuşacaktın zaten benimle biz oradan başlayalım." Diyerek konuyu kestirip atmak istercesine omuz silkti.

Cümleyi söyleyen kadının bam teline dokunmaktan çekinerek " Tamam, İyi mi sadece onu söyle en azından bu kadarını söyleyebilirsin bana değil mi?" diyerek boynunu büktü vereceği her cevaba kendini hazırlamak istercesine yutkundu.

Karşısında çaresizliğini saklama gereksinimi duymayan adamı görünce içi acıdı. Dudaklarından " Merak etme patron iyi. Her şey yolunda yeni bir işi yeni bir evi oldu. Hatta bir çok kursa yazıldı. Toparladı kendini patron sende toparla birazcık lütfen."

Buğra bakışlarını Müge'ye çevirdi şaşkınlığına merak da eklenmişti şuan " Nerede çalışmaya başladı. Yeni bir ofis mi açtı. Evine gitmedi mi orası ne oldu onun için önemliydi?"

Müge elinde ki bardaktan bir yudum alırken başını olumsuz anlamda salladı. " Yok patron Boğaziçi üniversitesinde öğrencilere ders verecek Beşiktaş da süzer plaza da artık Gizem. Senin ona açtığın ofisi de Dehliz'e emanet etti hastaları ile beraber. Kendi evini de satışa sundu."

Buğra düşünceyle çenesini kaşırken " Paraya mı ihtiyacı var ki?" diye kendi kendine konuşurcasına sordu. O evin içinde mutlu olmasa da o evin önemi vardı Gizem de.

Müge " Yok patron ihtiyacı olsa bilirdim.Köklü değişiklik yapıyor hayatında işte ev iş yeri mekan her şeyi değiştirerek ihtiyacı olan toparlama evresini gerçekleştiriyor. İyi Gizem gerçekten şimdi sen söyle bana sen nasılsın?"

" Ah be çömez! Ben nasıl olduğumu biliyor muyum. Görüyorsun işte nasıl olduğumu?"

" Gizem ile boşanacak mısın gerçekten?"

" Onun için en hayırlısı bu çömez. Hayatının düzene girebilmesi için benim hayatından çıkmam gerekiyor görüyorsun işte herşeyi. Bizzat şahit değil misin olanlara. Boşanma işlemleri için devreye gir Gizem'in çıkarlarını düşünerek hareket edin avukatla beraber ne olması gerekiyorsa artık."

Müge elinde ki kupa bardağını Buğra'nın önünde ki masanın üzerine bıraktı sert bir şekilde. Çıkan tok sese kilitlenen adama bakarken dudaklarından " Hiç bir şey yapmayacak mısın cidden elinden kayıp giden mutluluğun için hiç bir şey yapmayacak mısın bu mudur yani patron pes mi ediyoruz?"

Buğra bakışlarını Müge'nin bakışlarına kitledi. " Ne yapayım çömez. Gitti." – yutkundu – " Çok bile dayandı yaşadıklarını düşününce ben bile kendimden tiksinirken beni her şeye rağmen sevebilmesi mucizeydi. Mucize masallarda oluyor çömez gerçek hayatta değil."

" İnanmıyorum sana ya. O kız seni sevdi ama sen geçmişinde ki kadınlara o kadar takıntı yapmıştın ki bu aşkı göremedin. İnci, Feyza arasında ki git gel de Gizem zarar gördü. Sonra evlendin sen ya evlendin. Mutluluğun kapılarını sana sonsuz açan duru saf ve bir o kadar iyi bir kadınla evlendin. Senden bir beklentisi olmayan bir kadınla bana dürüst olma ama kendine ol be patron ufacık da olsa sevmedin mi o kızı." Ses tonu yüksek çıksa da sonlara doğru ses tonu fısıldar gibi çıkmıştı.

Buğra oturduğu koltuktan kalktı. " Bu kadarı yeter çömez. Pes ediyoruz var mı ötesi. Bitti be çömez uzatmayalım" diyerek kapıya doğru ilerledi.

" Nereye gidiyorsun?" cümlesiyle bakışlarını çevirdi arkasında bıraktığı kadına. Sorgulu gözlerde ki acıyı görünce bir kez daha lanet savurdu içinde ki adama. Kendisi için üzülen ve şavaşan kadına içinde ki hayal kırıklıklarını gizlemeye çabalayarak " Sedef ile buluşacağım." Diyerek tekrardan kapıya doğru ilerlerken arkasında ki kadının " Bir Sedef'imiz eksikti" cümlesine gülümsemeden edemedi.

Bunca hengamenin mimarı olan kadının eksik olamayacağını anlatamazdı ki arkasında bıraktığı kadına. Kendi bilinmezliğinde sisler arasında kaybolurken hayatının pusulasını tutan zehirli sarmaşığın tüm nüfusuna nüksederek zehirlediğini anlatamazdı.

Kızamıyordu da zehirli sarmaşığa. Onun zehri doğuştan değildi ki. Ona zehri enjekte eden insandan nefret ediyordu. Zehir tüm nüfusunu ele geçirmeden önce ne yapması gerekiyorsa en azından elinden geldiğince savaşacaktı.

Aşkta pes etmişti hayata tutunmak için şuan sadece arınmak vardı. Arınmak istiyordu arındıktan sonra çizecekti bundan sonra ne olacağına o zamana kadar olması gereken tek şey savaşmaktı. Bildiği tek gerçeklik buydu işte ŞAVAŞMAK...

Vote vermeyi unutmazsanız sevinirim

Bir de ufacık bir yorum *-*

Satır Arası Derin (Kitap Oldu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin