Günler günleri kovalalarken yaşanılanların hızına yetişemiyordu. Nikah ve düğün hazırlıkları ile o kadar haşır neşir olmuştu ki bedeni yorgunluğunu alenen hissediyordu. Sevdiği adamın, masada aldığı karar ardından yaşanılanları düşününce gülümsemeden edememişti. Sedef ile aralarının bir gün bu denli yakın olabilceğini düşünemediği gibi. Sanki Tanrı kendisine de bir kardeş hediye etmiş gibiydi. O soğuk kadının duvarlarının kırılmasıyla içinde gizlediği neşeli eğlenceli ve bir o kadar hoş sohbet kadına hayran olmuştu. Alp ile aralarında gelişen evliliği bir tür oyun olarak gören kadının neler yapacağını kestiremiyordu artık. Daha evlenmeden dizginleri alan kadın cidden Alp'in dediği gibi maymuna çevirmişti evleneceği adamı. Buğra'nın Alp'in hareketlerini izlerken eğlendiği ise çok belliydi. Düğün günü sevdiği adamın heyecanı ise gözünden kaçmamıştı. Hiç bir aksilik çıkmaması için tüm organizasyonu Müge'ye yaptıran adam resmen canını çıkarmıştı cadısının.
Düğün ise tek kelimeyle harikaydı. Cidden Müge gibi biri hayatınızdaysa onun yaptığı organizasyonun kötü olma ihtimali yoktu. Sevdiği adamın kolları arasında geçirdiği gecenin sabahında dün gece yapılan düğün dolarken zihnine Buğra'nın ne kadar mutlu olduğunu gördü. Eksik olan yanı tamamlanmış gibiydi kolları arasında olduğu adamın.
"Aşkım" cümlesiyle sevdiği adama seslendi.
Gözlerini açmakta zorlanan erkeğin elleri bedenini daha sıkı sararken " Biraz daha uyuyalım meleğim" diyebilmişti. Dudakları şişmiş erkeğin dudaklarına öpücüğünü bırakırken " Ben kahvaltımızı hazırlayana kadar birazcık daha uyuyabilirsin aşkısı" diyerek yataktan çıktı.Mutfağa doğru yönelirken çalan zil ile güzargahını değiştirdi. Kimseyi beklemiyordu oysaki ...
Kapı araladığında Müge'yi görmesiyle gülümsedi. " Hoşgeldin tatlım" diyerek karşısında duran kadına sarıldı.
Müge de tüm içtenliği ile karşılık verirken dudaklarından " Patron nerede?" diyebilmişti.
Gizem elini beline atarken " Gazeteye gelmesini bekleyemediğine göre acil bir şey sanırım" derken gözlerini kısarak Müge'yi süzdü.
Elinde ki zarfı Gizem'e gösteren Müge'nin gözlerinde şaşkınlık heyecanı gördü. Bakışları değişken olan kadının gözlerinde kısa biran şüphe kırıntıları da gelip geçmişti. " Önemli bebeğim önemli. Benim için çok önemli" diyebildi.
Buğra dağınık saçlar üzerinden atamadığı uykunun etkisiyle kapı pervazına dayanarak " Hayırdır çömez neymiş bu önemli şey."
Müge koşar adımlarla Buğra'nın karşısına geçti. Elindeki kağıdı Buğra'ya uzattı " Oku"
Zarfı eline alan adamı izlerken adımları istemsizce Buğra'ya doğru ilerlemişti. Yanına gelerek sevdiği adamla zarf da yazılanları okumaya başladı.
Hayalini kurduğun hayatı sana veriyorum küçük kız. Sen benim miniğimin hayatını değiştirdin küçük dokunuşlarınla. Ben kimseye borçlu kalmak istemem bende senin hayatını değiştiriyorum.
Elindeki kağıdı Müge'ye uzatırken " Ne yapmış ki?" diyebildi.
Müge çantasından çıkardığı belgeyi Buğra'ya uzatırken " Gazeteye başlamadan önce en büyük hayalimdi. Yüzlerce kez istek mektubu atmıştım. Ama kabul edilmemiştim bende umudumu kesmiş hayalimden vazgeçmiştim." –duraksadı. Kısa bir nefes aralığının ardından- "Patron ben bu davetin bir gün avuçlarımın arasında olacağını hiç düşünmemiştim" derken ses tonunda ki heyecanı bastırma gereksinimi duymamıştı. "The New York Times gazetesinden davetiye" derken elindeki zarfı Buğra'ya uzattı. Ardından çantasından bir zarf daha çıkarırken " Yaşayacağım ev ve adıma çıkan amerikan vizesi son olarak adıma açılan yüklü miktar hesap" diyerek çantasından çıkardığı zarfı uzattı.
"Gidecek misin?" cümlesini söylerken yüzüne taktığı soğuk maskeyi umursamamıştı.
Müge bakışlarını yere doğru eğdi. " patron ben gitme dersen gitmem" diyebildi sadece.
" Cevap verdin mi davetiyeye. Ne kadar süre içinde bekliyorlar seni?" derken yerdeki bakışlarını kaldırarak kendisine bakmasnı sağlamıştı. Sesinde ki tınıyı yumuşatmaya çalışmadan sorular tek düze dökülmüştü dudaklarından.
" Bu ay sonuna kadar vaktim var patron" derken yutkunabilmişti.
" Seni çok özleyeceğim be çömez" diyerek kolları arasına aldığı kadına sıkıca sarıldı. " Önce Kıvanç şimdi sen gidiyorsun benden." Ses tonundaki hezeyana aldırış etmemişti.
" Gitme dersen patron" derken Müge'nin de sesi titremişti. Kelimeler anlamını kaybetmişti o an.
" Hayalini gerçekleştirme diyecek kadar bencil bir adam değilim çömez ama ben dönene kadar bekle olur mu sana veda etmeden gitme sakın. Bekle" diyebildi.
" 2 gün sonra gidiyorsun patron daha dönüş biletini almadım ne zamana almamı istersin."
Gizem konuşmalara daha fazla kayıtsız kalamayarak " Nereye gideceğini bende öğrenebilir miyim acaba. Sevgili kocam bir yere gidiyor ve ben şuan bu durumda öğreniyorum" derken gözleri dolu dolu yanında birbirine sarılan çifti izliyordu.
Buğra bir kolunu genişce açarak " Gel sevgilim sende buraya. Bizim çömezin hiç ayarı yok işte süprizin içine etti" derken krık bir gülümsemeyle kendilerini izleyen kadına baktı.
Gizem kendisini çağıran adamın kolları arasına girerken bakışlarını Müge'ye çevirdi. " Şimdi dostum da kocam da gidecek ben tek mi kalacağım" derken gözlerinden bir damla yaş yanaklarına düşmüştü.
Müge Gizem'e sarılırken, Buğra her iki kadını kolları arasına alarak " Ben kadınımı yanlız bırakmam sevgilim sende benimle geliyorsun. Ama bak görüyorsun ki senin dostun benim ise çömezim gidiyor." Diyebilmişti.
Müge " Özür dilerim Gizem. Süprizi bu şekilde öğrenmeni istemezdim. Patron seni Londra'ya babana götürecek. Onun için gerekli olan tüm evraklar hazır. Sömestr tatiline girmesini bekledi üniversitenin patron. Ben mallık yapıp buraya gelmeseydim heyecanımı bastırıp iki gün sonra hava limanına gittiğinde öğrenecektin" diyebildi.
Bakışlarını sevdiği adama çevirmişti. Sözünü tutan içinde bir yerde kanayan yarasını saran erkeğe minettardı. Ardından bakışlarını kendisine sıkıca sarılan kadına çevirdi. Gözlerinde mahcubiyet okunan kıza en içten şekilde gülümsemeye çalışırken " Bende seni çok özleyeceğim. Bizi bekle olur mu gitme biz gelene kadar" diyebildi.
Müge gülümsemeye çalışarak " Ay sonuna alıyorum o zaman biletlerinizi sadri babanın mekanında hep erkekler dağıtmasın o son gün de hep beraber toplanırız ne dersiniz?"
Buğra yutkunarak " Olur çömez o masaya her oturuşumda bir kişinin daha eksildiğini görmek üzse de beni mutlu olacağınızı bilmek sevindiriyor aynı zamanda. Yolun bahtın açık olsun" diyebilmişti.
Sevdiği adamın gözlerinde ki kırık mutluluğu izlerken aynı kırık mutluluğun kendi çehresinde belirdiğine emindi. Yeni bir başlangıç yapacak kadın için muluyken kendilerini yarım bırakacağı için buruktu.
Başlangıçlar hep yıkımlardan sonra gelmez miydi zaten?
Yeni başlangıçlara gebe olan hayatın en güzel yanı da içinde geçirilen devinimin bir parçası olmak değil miydi?
Vote vermeyi unutmazsanız sevinirim
Bir de ufacık bir yorum *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satır Arası Derin (Kitap Oldu)
RomanceSatır arası Tutku ve Satır arası Aşk adlı hikayenin devamı niteliğindedir. (3) Karşılıksız bir aşkın tutsağında ki bir kadının sevdiği adam tarafından zorunlu da olsa kabullenişini anlatmaktadır. Aşk sadece karşılıklı mı yaşanır yoksa karşılıksız...