Gazeteye geldiğinde bakışları kıvıcık saçları ile ortada sherlok homes gibi gezmeye alışkın kızı aradı. Müge'ye ihtiyacı vardı şuan. Onun sağ duyulu cümlelerini dinleyerek içinde ki kaousa bir ad vermeyi dilemişti kalbi. Bakışlarının görmediği kadın için hüzün doldu içi. Neredeydi şuan?
Kıvanç'ın yanına gitmek için iki gün isteyen kız çocuğu 1 haftadır yoktu. Her şey yolunda mıydı acaba?
Bunu bilmemek canını acıtıyordu. Müge ve Kıvanç için her şeyin yolunda olmasını dilemekten başka seçeneğinin olmaması ve elinden bir şey gelmemesi vicdanına atılan bir çizikten başka bir şey değildi. Vicdanı kara tahta gibiydi. Her biri gelip o kara tahtaya beyaz tebeşir ile bir çizik atıyordu. Beyaz çizikler hücresinde duvara attığı çizikleri hatırlatıyor geçmiş canlanarak üzerine geliyordu. Bir türlü kurtulamıyordu yaşadığı kara günlere vicdanı eklenerek dağılmasına neden oluyordu. Geçmişinde her daim destek elini çekmeyen kardeşinin şuan karanlıkta olduğunu bilmek yakan canını daha da yakılmasından öteye geçmiyordu.
Can'nın yanına geçerek " Abi biraz konuşabilir miyiz önemli" demesi ile düşüncelerinden çıkarak odasına doğru ilerlerken bakışlarını Alp'e çevirdi. Bakışlarının bulduğu adamın az ilerde ki pano da günlük haber akışını izlediğini gördüğünde dudakları gerildi ister istemez. Çalışma aşkından hiç bir şey kayıp etmemiş adıma hayran olduğunu fark etti.
" Alp beni takip et" cümlesi çıkmıştı dudaklarından. Can'ın panik içinde ki cümlesinin altından nedense Alp'i buraya getiren sebep olduğunu düşünmüştü.
Odaya geçtiklerinde Alp'in masasının karşısında ki koltuğa oturarak ayaklarını sehpaya uzatışını izlerken kendisi de masasına geçerek bakışlarını Can'a çevirdi.
" Seni dinliyorum Can" cümlesi ile Can'ın odanın ortasında huzursuzca kıpırdaşını izledi kısa bir süre ardından " Yanlız konuşsaydık abi konu önemli de" diye sızlanmasıyla az önce ki zayıf teorisi güç kazanmıştı.
" Alp yabancı değil Can sen anlat şimdi bana neler oluyor?"
Can pantolonun arka cebinden bir zarf çıkararak masaya bırakırken " Abi dün gece evde uyurken eve birileri girmiş ben fark etmedim yüzüme atılan bir tokat ile uyandığımda 'Buğra Sönmez'e bir hediye vermeni istiyorum' diyerek elime zarfı tutuşturdu. Ben hiç bir şey diyemedim o an zaten saniyeler içinde gitti" diyebildi.
Buğra masanın üzerinde ki zarfa bakışlarını dikerken " Zarfı açmadın içinde ne olduğunu bilmiyorsun değil mi?"
Can başını olumsuz anlamda sallayarak " Hayır abi açmadım direk sana getirdim. Neler oluyor ne yapacağız abi" derken ses tonu titremişti.
Ses tonu titreyen korkan çocuğa bakarken içinde bir küfür savurdu. Hiç suçu olmayan kişilere korku yaşatan kişiye karşı öfke içinde yeşerirken bakışlarını Can'a dikti. " Sen çık Can bir kaç gün izin al git kafanı dağıt ben ilgilenirim" derken eliyle çıkabilirsin işareti yaptı.
Can'ın bir şey söyleyeceğini fark ettiği an bir şey söylemesine fırsat vermeyerek " Hadi çık sen kimseye de bundan bahsetme " diye eklemesinin üzerine Can'ın odadan çıkışını izledi.
Bakışlarını Alp'e çevirdiğinde çenesini kaşıyan dostu ile göz göze geldi. " Senin buraya gelmeni sağlayanlar sanki" diyerek zarfa uzandığı an Alp kendisinden önce davranarak masanın üzerinde ki zarfı aldı " Benimkilerse zevkle okurum" diyerek zarfı yırtan dostuna gülümsedi.
Alp 'in zarfı aralaması ile bakışları bir kaç saniye kağıdın üzerinde durduktan sonra " Bu ne lan. Nece bu sik kafalılar taşak mı geçiyor bizle" diyerek masanın üzerine attığı kağıda uzandı.
Kağıdın içinde yazan satıra göz attı.
' Koyu karanlık IV - çitlerle çevrilmiş grave'
Bir kaç saniye nefesini tutarak yazılan cümleye baktı. Alt dudağını dişlerinin arasında ezerken " Şerefsizler" diyebildi.
Alp'in bakışları ile buluştuğunda bakışları " Ne demek lan söylesene bana 'Koyu karanlık 4 çitlerle çevrilmiş mezar' cümlesinden ne anlayacağım lan ben bana da söyle ne demek istiyorlar bu piç kuruları"
" Bu gece 4 de beni Feyza'nın mezarına davet ediyorlar demek"
Alp bir küfür savurdu " Çitlerle çevrili tek mezar da Feyza'nın sanki" diye köpürürken ayaklarını sert bir şekilde tekrardan sehpaya koydu.
" Değildir muhakak lakin ben evi italyan bir adamdan aldım. Tabu devir işlemleri ve yazışmaları italyancaydı. mezar kelimesini italyanca yazılmasından başka bir sonuç çıkmıyor" diyebildi.
" Bu şerefsizler dün o evde kaldığımı bilmiyor mu o zaman. Lan neden böyle açık alanda ve senin mekanında buluşmak istiyor Buğra bu mantıklı değil başka bir iş var bu işte."
" Haklısın başka bir iş var sen evdeydin dün gözüne çarpan bir şey var mıydı evde?"
Alp dişleri arasından bir siktir çekerken " Bilmiyorum lan kafam güzeldi dün biliyorsun sonra da uyandım duş aldım çıktım bakmadım hiç bir yere."
Buğra ellerini saçları arasına geçirirken " Gece 12 gibi benim eve geliyorsun Alp. Gizem'in güvenliği sende. Her şeyi düşünmeliyiz benim orada olacağımı bildiklerinden eve saldırabilirler." diyebildi.
Alp çenesini kaşırken " Ya sen?" - derin bir nefes aldı - " Sen ne bok yiyeceksin tek başına?"
Buğra masasında gerilirken " Öldürecek veya kaçıracak olsalar bir not göndermezler. Bilmiyorum dostum dediğin gibi bu işte bir terslik var dikkatli olmak zorundayız. Sen kendine ve Gizem'e dikkat et bende gece istedikleri yere gidip dertleri ne imiş anlayalım."
Alp dudaklarını yalarken kaşlarını çattı. " İşimizi garantiye alalım biz yine de dostum bu adamlara güven olmaz destek alalım güveneceğin birileri var mı?"
Buğra'nın dudakları seğirdi alay açıkca belli oluyordu yüz çizgilerinde " Dostum sen beni fazla mı hafife aldın ne? Koboyluk oynama yaşını Gazze'de bıraktım ben merak etme bir daha aynı şeyleri yaşamaktansa kendi kafama kendim sıkarım. Bu gece sorunsuz atlatacağız inşallah" derken Gizem'i görmesi gerektiği fikri düşüncelerinin arasında peydah oldu. Bir şey olacaksa kendisine en azından arkasından kendisine kırgın bir kadın bırakmak istemiyordu. Gönlünü alması gerektiğini düşünerek " Hadi ben kaçar"
" Nereye lan hani çalışacaktık?"
Buğra eliyle odayı gösterdi " Sen çalış benim Gizem'in yanına gitmem gerek."
Alp pis pis sırıtarak " Gönlünü alman gerektiğinin farkında olman güzel de akşama bol aksiyonlu bir gece geçirecekken romantizmin yeri değildi be akşama hazırlanmak gerek dostum böyle elini kolunu sallayarak istedikleri yere gitmene gönlüm razı değil benim"
" Seni üç hafta ıslatan kadını görebilme ihtimali mi seni bu kadar güldürüyor dostum yoksa kadının benimle koyu karanlık da buluşmasını istemediğinden mi rahatsızsın anlamadım valla" derken Alp'in yüzünde ki gülümsemeyi ödünç almıştı.
" Piçsin oğlum sen valla bak. Şimdiden anlaşalım ilk gören kuralı var bak o kız benim. Hem zaten senin Gizem'in var. O kadar aşık oldun oğlum benim kızı bana bırak."
Buğra odanın kapısından çıkarken " O kadar aşık oldun" cümlesi yerleşmişti zihnine... Aşık olmuş muydu?
Gece bilmediği bir sona giderken görmek istediği ilk ve son kişinin Gizem olması aslında tüm gerçeği yüzüne haykırsa da yüksek sesle söylemeye cesareti olmadığından sadece sustu. Dudakları mühürlenmişken kalbinin mühürü kırılmıştı....
Aşkın en tok tutanı sevgi derledi de inanmazdı. Saf kalbi ile kendisine tutunan kadına kalbinde yer açması bu tezi kanıtlar nitelikteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satır Arası Derin (Kitap Oldu)
RomanceSatır arası Tutku ve Satır arası Aşk adlı hikayenin devamı niteliğindedir. (3) Karşılıksız bir aşkın tutsağında ki bir kadının sevdiği adam tarafından zorunlu da olsa kabullenişini anlatmaktadır. Aşk sadece karşılıklı mı yaşanır yoksa karşılıksız...