İyi okumalar...
MAHŞER MİDİLLİSİ
17. BÖLÜM
SINAV- Gölet Yolu/ Murat ve Tolga
“Yardım ister misin?”
Bir elinde kitapları varken diğer elini ona doğru uzattı. İster miydi? Hayır...
Aslında Ayça ona elini uzatsın, yardım etsin, iyileştirsin diye gidiyordu. Buna ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Oysa bu yardım Tolga’dan gelince istemedi. Gurur yaptı, onun yüzünden dedesi bu kadar öfke kusmuştu. Onun gibi olamadığı için...
Şimdi olmak zorunda bırakıldığı kişiden gelecek yardımı istemiyordu. Hem bu durumu iki gün sonra en ufak kavgada meydana getirip zayıflığını koz olarak kullanacaktı.
Tolga elinin boşta kalacağını anladığında kendine çekti. Bilmişlik taslamanın yeri değil gibi dursada haklı olduğu bu kadar kesin bir durumda belirtmeden geçemeyecekti.
“Sana söyledim, eski dostum. Neden o anda dönüp bende sana vurmadım biliyor musun?”
Murat karşılıklı bir diyolağa girecekleri kadar iyi bir durumda değildi. Gözlerindeki öfke bile halsizlikten yavaşça siliniyordu. Tolga konuşmaya devam ederken dinlemekten başka bir şey yapamadı.
“Çünkü bu benim yerime yapılacaktı. Ben sana vursaydım da kimse beni suçlamazdı. Başarının böyle güzel bir etkisi vardır, ondan önce veya sonrasında yaptığın kötü şeyleri insanların gözünde aklar. Bu yargı dolu toplumda yaşayan insanlar için büyük bir güç ve ben bu güce sahibim.”
Murat onun küstahlığına katlanmak istemedi. “Git.” dedi.
Tolga onun karşısında diz çöktü ve elindeki kitaplardan birini ona uzattı. Bu zamana kadar söylediklerinin küstahlık olmadığını belli etti.
“Al bu kitabı, işte gücün kaynağı bu. Ya bu koyunu güdersin ya da bu diyardan gidersin. Yaşamayı beceremediği diyarı yakıp yıkmaya kimsenin hakkı yok.”
Murat onun sözlerini düşünürken Tolga kitabı onun kucağına bıraktı. Murat eğer gerçekten bu hayat için olmuyorsa, başaramıyorsa çekip gitmeli miydi?
Ama öylece evden çıkıp gidemezdi ki? Nasıl yapabilirdi para olmadan, ev olmadan? Diyardan gitmeyi seçse de bunu yapamazdı.
Tolga sanki onun bu sözlerle gayret etmekten çok pes edip kaçmayı düşündüğünü anlamış gibi tekrar konuştu.
“Dünyada kimsesiz, koşullardan yoksun, hiçbir imkanı olmayan bir sürü insan yaşadı. Sende onlardan biri olursun gidersin. Bir gece evden çıkarsın, birkaç gün gece parkta yatarsın. Sokak hayatı bu ya biraz tartaklanır, sefil olursun. Sonra bir yolunu bulur yaşar gidersin. İnsan doğduktan sonra her türlü yaşamayı bilir Murat.”
Murat kaldırımda oturmuş onun saydığı ihtimallerde kendini düşündü. Bir kaldırımda kartonların üzerinde yatarken, açken ve karnını doyurmak için elinden hiçbir şey gelmediğinde.
Daha önce hiçbir gelecek hayalinde böyle bir kurgunun içinde yer almamıştı. Dehşete kapıldı. O kimseden hiçbir şey istemezken açken birinden ekmek mi isteyecekti, hayatta istemezdi. Çalışmak istese nasıl iş bulacaktı? Ders çalışmaktan başka hiçbir şey bilmiyordu ki.
O hep en kötü ihtimalli bir gelecekte masa başında beyaz yakalı bir hayat sürüyor olarak tasarlardı. Diğer türlü ihtimaller aklına bile gelmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahşer Midillisi
Teen Fiction"Dünya mahşer meydanına dönse dahi sonunda ben yine gülümseyeceğim. Benim olayım bu." Artık çözülemez bir sorun haline gelen Ayça, anneannesinin yanına kasabaya gönderilir. Antisosyal olan on dokuz yaşındaki kız için kurulan tüm düzenler, planlanan...