40. Bölüm Yalancı Tilki

159 34 97
                                    

*önemli, yani bence önemli*

Bölümün başında bir şey konuşmak istiyorum. Öncelikle bu serzeniş ya da gücenme değil. Samimiyetinize inanarak söyleyeceğim şeyler. Ben kitabımın daha iyi yere gelmesini istiyorum. Çok okunmasını ve herkes tarafından sevilmesini. Şu an bir avuç kişiyiz. Desteğinize ihtiyacım var, elbette zorunda değilsiniz. Ama popüler kitaplara onlarca yorum bırakırken bu kitabın bölümlerini sadece okuyup geçiyorsunuz. Kendimi diğerleri ile kıyaslamıyorum yanlış anlamayın. Sadece okurken yorum yapmayı sevmenizden bahsediyorum. Kimisi sevmediği için sadece oy veriyor, anlıyorum buna diyecek bir şeyimde yok. Oy verin yorum yapın diye darlayan, bölüme sınır koyanlardan olmak istemiyorum, olmayacağımda. Bu yüzden samimiyetimle arzumu size dile getirdi.

Bu yazar: Sizin düşüncelerinizi bekliyor, yorumlarınıza heyecanla karşılık veriyor. Her gün defalarca bildirimleri ve panosunu kontrol ediyor. Sizleri; bir kitabın kalbi ile bir araya gelen kalp atışlarını seviyor.

Okuyan herkese teşekkür ederim.

Mahşer Midillisi
40. Bölüm
Yalancı Tilki

En güzel gençlik kimindir? Her istediğini yapıp, tüm zevkleri tadanın mı? Yoksa adım atmadan ayağını ölçenlerin mi?

Ben ne adımıma, ne ardımda bıraktığıma baktım. Hep beni mutlu edip eğlendirecek manzaraya diktim gözümü.

Güzel esen bir meltem yorgun günlerine ve adımlarına tat katıyordu. Ayça düz yolda yürürken bile sakin değildi. Bahçeden yola uzanan ağaçların yapraklarına dokunuyor. Yoldaki sarı şeridin dışına çıkmadan ip gibi bir çizgide yürüyordu.

Tolga ona bakarken, tüm ince ve hesaplaması zor bir sorunun içindeymiş gibi pür dikkat oluyordu. Bir korku ya da karamsarlık hissetmeden büyük bir özgüvenle gözlerini dikiyordu.

Kıza duyduğu merakı kendi içinde daha önce  sorgulamıştı. Belki daha karşılaşmadığı şaşırtmacalı bir soruydu. Sinsi güzelliği ilgisini çekiyor, sonucu merak ediyordu.

Ama içinde duyduğu ve derinde bir nida olsa da yüzeyden yediği baskıyla sadece fısıltı olarak var olabilen bir ihtimal daha vardı.

Gençliklerinin başında iki insanın çekimi, bir arzu ve belki daha fazlası hissediliyordu.

Onu güzel bir kız olduğuna daha ilk bakışında karar vermişti. Bir baş belası olsa da gün geçtikçe onun hem cesur hem de güçlü bir kız olduğunu görmüştü. Ayrıca şeytan aklındaki yüksek zekası kendini gösteriyordu.

Ayça da aslında ne istediğini biliyordu. Hayattan bir şey istemeden yaşamayı. Hedefsiz ve beklentisiz; anı yaşamayı istiyordu.

Tolga evinin yoluna doğru baktı. Dikkati dağılmış yolla ilgilenen Ayça'ya takıldı.

"Hadi bize gidelim. Ben senin gibi 'aylak sınıf' mensubu değilim, tüketimin kölesi olmadığım için gerekmedikçe kıyafet almıyorum."

Ayça dudaklarını tek bir çizgi haline getirip ona döndü. Onun söylediği şeylerden sadece laf dokundurduğunu ve eleştirdiğini anlamıştı. Altta kalacak biri değildi.

"Evet, fark ettim. Fakirsin sen."

Tolga kaşları kaldırıp yüzündeki şaşkınlığı bozmadan gülümsedi. Kendisi daha geçenlerde ondan borç para istemişti. Fakir kelimesini yaşayan oydu.

"Cebin biraz para gördü tabii. Benden borç istediğin günleri hatırlatırım."

Hatırladı...

Yine onun eline düşebileceği aklına geldi. Teyzesinin verdiği para bittikten sonra ne yapardı bilmiyordu. Şu anlık bir planı yoktu.

Mahşer MidillisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin