Bölüm: 51
Meşeden DalYel esmeye, fırtına kopmaya ve kalp sevmeye mahkumdur. Her şey yaratılışına uymaya meyillidir.
Yoldan çıkanlar, kimliğini kaybedenler elbet kaderlerine teslim olur.
Ben biraz zor öğrendim ama
kendi gözlerimle gördüm her şeyi.mahşer midillisi
Ağaçların yaprakları birbirine sürtüp hışırtılar çıkarırken tepeye, mezarlığa giden yolda insan istemeden huzur buluyordu. Oysa ölümü ve korkuyu hatırlatması gerekirdi. Ama derin bir nefesi hissettiriyordu.İnsanlar hayatlarının bitmesinden korksa bile içlerinden bir yerde son noktaya gelmenin huzurunu saklıyorlardı. Öldükten sonra derin bir nefes alıp bitti geldi geçti demek için hazırdılar.
Patika yolun sonunda her bir hayatın son bulup toprağa karıştığı mezarlar vardı. Matem buralara gelip giderdi. Biri defnedilir, dualarla gömülürken iç çekerek ağlardı insanlar. Sonra giderlerdi.
Birinin seneyi devriyesi olur ya da cuma günü gelir birkaç insan tekrar ağlar sonra giderdi.
Matem çok tutunmazdı, gelip giderdi. İnsanlar bunun taşımacılığını yapardı. Onlardan sonra yas tutacak ağıt yakacak kimsecikler yoktu. Hepsi huzurla yerin altındaydı.
Ayça uzun dalgalı saçlarını ardından sallayarak yürürken omuzlarındaki şal onun hareketleri ile dalgalanıyordu. Hava gibi onun ruhu da serindi. Mezarlıktan korkan yaşıtları vardı o bir cümbüş alayını taşıyormuş gibi rahat ve mutluydu. Kabristana girmeden önce başına kapatıp saçları gizleyerek örterdi.
Belirli ritüeller vardı, gösterilmesi gereken saydı ve resmi davranışlar vardı. Bazı insanlar o kadar hürmeti sadece ölünce görebiliyordu. Yaşadıklarında bu kadar saygı görmemiş olanlar vardı.
Ne acıydı. Dirisine değil ölüsüne saygıydı. Çünkü insanda zarar gelmeyeceğini anlayınca kişiler sadık bir saygı göstermeye razı oluyorlardı.
Ziyarete gelenler kıyafetlerine çeki düzen veriyor. Kadınlar kapalı kıyafetlerin giyip başlarını örtüyor, erkekler ise rahat kıyafetlerden çok saygılı olduğunu belli edecek şeyler giyiyordu.
Değil ıslık çalıp, türkü söylemek yüksek sesle bile konuşmak ayıptı. Bir adet süregeliyordu. Saygı göstermenin kimseye zararı dokunmadığı herkesin kural sayılanları yerine getirirken aslında kendi içinden adım attığından emin olduğu geleneksel hareketlerdi.
Her şeye yargı ve kendi mantığı ile yaklaşan Ayça ise bu davranışları es geçti. Aslında başta güzel bulmuştu. Gelip gidenleri izlerken hoşuna gidiyordu. İnsanların iyi niyetlerini ve saygılarını karşılıksız olarak sunmalarını beğenmişti.
Ama kendisi bunu pek sürdüremedi. Sadece başını örtme konusuna sadıktı. Onunda günah olması korkutuyordu. Diğerler meseleleri gide gele aşmış umursamaz olmuştu. Sınırlara sabit kalma konusunda sorunları vardı.
Yokuştan yukarı tırmanırken kolunun altında yük saydığı kaykayının yerini değiştirip diğer kolunun altına koydu. Giderken adrenalini doruklara çıkaran maceralı bir yolculuk gerçekleştiriyor. Hiç durmadan yokuştan aşağı kayıyordu.
Derin bir nefes alıp gücünü toplarken alnındaki terlere saçları yapıştı. Artık çabuk yorulur, hemen acıkır ve bolca huysuzlanır olmuştu. Tüm bunlar hayat standartlarını değiştirdiği, artık kendi sorumluluğu üstlendiğinden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahşer Midillisi
Teen Fiction"Dünya mahşer meydanına dönse dahi sonunda ben yine gülümseyeceğim. Benim olayım bu." Artık çözülemez bir sorun haline gelen Ayça, anneannesinin yanına kasabaya gönderilir. Antisosyal olan on dokuz yaşındaki kız için kurulan tüm düzenler, planlanan...