24. Bölüm: Yemek

291 73 57
                                    

MAHŞER MİDİLLİSİ
24. BÖLÜM
Yemek

🎼 model - mey 🎼


En büyük meseleler bile aslında görülemeyen küçük oyunların tekerinde döner. Genelde kazananlar bu küçük oyunları hesap edenlerdir.

Murat bu aralar moda olan siyah keten bir pantolon giydi. Üzerine yakasız beyaz gömlek...

Ayça’nın sosyal meydaki fotoğrafını gördüğünde kendini yanında hayal ederken giydiklerini bugün giydi. Aynada kendine bakarken şimdiden Ayça’nın gülümsemesini düşündü. Daha sonra yatağının üzerine koyduğu eşofmanlarını aldı. Giydiklerinin üzerine birde onları giydi ve alttaki kıyafetler görünmesin diye eşofman üstünün fermuarını boğazına kadar çekti. Kendi için bile bu yaktığı garip bir hareketti.

Salondaki dedesinin ve babasının yanına gitti. Babası getirdiği farklı bir ceketi kayınbabasına gösterip bir önceki ile kıyaslıyordu ve onun giyinmesine yardım ediyordu. Dedesi onu fark edince yüzünü buruşturdu memnuniyetsiz bakışları ile süzdü.

“Bu ne evladım? Baban için önemli insanlar gelecek sen böyle mi katılacaksın? Git güzelce giyin. Bakım saygının aynasıdır şu saçlarını falan tara.”

Murat böyle bir azar yedikten sonra arkasını dönüp odasına yüzündeki gülümseme ile gitti. Hevesli gibi hazırlansa tüm gece dedesi gözlerini onun üzerine dikecekti.

Çocukluğundan beri neye ilgisi olsa dedesi başına dikilip tartıyordu ve gerekli olmadığını söyleyerek soğutmak için elinden geleni yapıyordu. Bu gece gözleri üstünde istemiyordu çünkü oluşacak durumlara hazırlıklı davranamazdı. Ayça yemekte tüm dikkatini dağıtacaktı. Bu dikkat dağınıklığının hevesliydi, tüm ilgisini ona vermeye gönüllüydü.

Resmi bir masa evlerindeki her şey gibi nizam ve intizam içinde hazırlandı. Takım elbise giyen yaşlı adam bastonu elinde gezerken her şeyi son olarak kontrolden geçirdi.  Murat en sona saçlarını bırakmıştı babasına yardım ettikten sonra saçlarını yapmaya gitti. Geriye tarıyarak en güzel olanın bu olduğuna karar verdi.

Kapı çaldığında banyodan çıkmıştı yakın olduğu için içeride ayaklanan babasına seslendi. “Ben bakarım.” kıyafetlerini son bir kez düzeltip kapıyı açtı. “Bakmaz olsaydım.” diye mırıldandı. Karşısında gördüğü kişiyi pek memnuniyetle karşılayadı.

Gözlerini deviren Tolga onun bu kadar süslü olmasına karşı pekte kibar olmayışına iğneleyerek “Ne kibar karşılama.” dedi. Murat evine gelen bir misafire böyle davranmak istemezdi. Fakat Tolga’ya ona uzak dur demesine rağmen Ayça ile yakınlaşması konusunda içerlemişti.

Karşılamadım, şaşırdım.” diyerek gizli bir sinirle çıkışır gibi söyledi. Saklamaya çalıştığı hisleri Tolga’nın gözünden kaçmadı. “Ne o Murat bana kızgın mısın? Neden?”

Onun ile olan ilişkisini hiçbir zaman önemsemeyen Tolga sanki şimdi yapıcı bir ifade ile öğrenmeye çalışıyor gibi davranması  Murat’a komik geldi. “Ne o, Tolga bana neden yakınmışız gibi davranıyorsun?”

Asansörün kapıları açılınca ikiside oraya döndü. İçinden inen  Rabiya kendini garip hissetti. İkiside ona kendi gerginliklerinden dolayı kaşları çatıp bir şekilde bakınca şaşırdı. “Selam?” onlara sorgulayarak baktı. Yanlarına geldiğinde Murat çekildi ve içeriyi eliyle gösterip buyur etti.

“Hoş geldin, Rabia. Girsene içeri.” Oraya daha önce gelmesine rağmen hâlâ daha içeriye davet alamayan Tolga laf etti.

“Ben biraz daha bekleyeyim mi?”

Mahşer MidillisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin