MAHŞER MİDİLLİSİ
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM-ANLAŞMAİnsanlar zamanı akıttıkça onun peşinden sakince ilerleyip yolunu bulmayı başarır. Sadece sabretmek ve zamanı takip etmenin yeterli olacağını düşünürler. Genelde bu kanıtlı düşünceler yaşlı; görmüş geçirmiş insanlar için daha fazlaydı.
Gençler ne yola ne suya odaklanabiliyorlardı. Hava güzel mi, bulutların şekilleri nasıl diye zamanın, her şeyin yolunu bulduran suyunu değil de hayatın huyunu anlamaya çalışıyorlardı.
Hayatın huyu, her kim derse desin zamanı bal suyundan daha çekici gözükürdü. Zamanın suyunu takip edip torununa mühlet veren Naime artık sessizliğini bıraktı. Mutfaktan elinde tabaklarla çıkarken salondaki masaya yaklaşınca torununa seslendi.
"Üç gün geçti misafirlik bitti, derler. Bundan sonra ev işlerine yardım edeceksin. Hadi sofrayı kurmaya yardım et."
Ayça koltukta uzanmış telefonu ile uğraşırken can sıkkınlığı ile ofladı. Ev işlerine yardım etmek hiçte ona göre değildi. Ama sızlanmanın aksine tilki ocaklarında aş pişirip şeytana yemek götürerek işten kısa zamanlı kaçmanın bir yolunu buldu.
"Tabii anneanne." deyip hızla ayaklandı. Mutfaktan çıkan Feride teyzesini gördüğünde orta sehpaya ayağını vurdu. Hızlı vurmadı ama sehpanın üzerindeki cam objeler birbirine çarparak olayı büyük gösterdi. Tabii planı bu olan Ayça acı içinde bağırıp gerisin geri kalktığı koltuğa kendi bıraktı.
"Ah! Kırıldı! Kesin kırıldı! Çok acıyor."
Feride elindeki ekmek sepetini hızla annesinin eline tutuşturup yeğeninin yanına gitti. Ayağına bakıp onun sabit durmasını sağlayarak darbe alan yeri kontrol etti.
"Tam olarak neresini vurdun teyzeciğim? Hareket etme, daha çok acır."
Ayça yerinde duramayıp kıvranırken dizinin aşağısında sehpaya vurduğu yeri gösterdi. Naime elindeki tabakların üzerinde bir de ekmek sepeti ile olduğu yerde kalırken gözlerini kısmıştı. İş yapmamak için numara yaptığını biliyordu.
"Yalandan yapıyor Mahşer Midillisi!" diyerek hiç değilse kızını sofrayı kurmakta ki işine geri döndürmek istedi.
Ayça onu bastırmak için ağlamaya başladı. "Teyze çok acıyor, kırılmış olmasın."
Feride, annesinin kötü niyetli düşünmesine sinirlendi. "Anne ne yalanı kızardı. Teyzeciğim sen hareket etme ben buz getireyim."
Teyzesi buz almak için mutfağa giderken Ayça yanağındaki gözyaşlarını sildi. Tembihini bir emir gibi yerine getireceğine ant içti.
"Tabii, teyze asla kıpırdamam."
Anneannesi onun rol yaptığına artık kesinlikle emindi. Torununun gözlerindeki meydan okumayı görebiliyordu. Ona karşılık vermek için sert bir şekilde baktı, kaşlarını çattı. Yaşlılıktan kırışık yüzünde çirkin ve korkutucu bir ifade peyda olduğunda torunun lakabını söyledi.
"Mahşer Midillisi."
Bu bir anneanne ve torun arasındaki kavga yeminiydi. İki tarafta fazla inatçı fazla sinsiydi.
***
Sabah erken kalkmayı sevdiği gibi bir de süslenmesi seviyordu. Bu önemi kendine her zaman verirdi. Saçlarına doğal dalga yaparak dolgunlaştırdıktan sonra yeni alınmış okul formalarını giyindi. Eteği belini incecik gösterdiği için çok sevdi.Yine kahvaltıyı pas geçip anneannesine görünmeden evden çıkacaktı. Tam kapıyı açıp adımını atmıştı ki karşısında duranı görünce şaşırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahşer Midillisi
Novela Juvenil"Dünya mahşer meydanına dönse dahi sonunda ben yine gülümseyeceğim. Benim olayım bu." Artık çözülemez bir sorun haline gelen Ayça, anneannesinin yanına kasabaya gönderilir. Antisosyal olan on dokuz yaşındaki kız için kurulan tüm düzenler, planlanan...