Mahşer Midillisi
65. BÖLÜM
Ayrılığın Payından Bir ParçaDüzelebilir... Ama kişinin kendisi yaparsa yoksa kimse için kılıç kuşanılmaz ya da kimse senin için sarayları yakmaz. Sen senin için varsın ve ben sadece kendime sahibim.
"Ben hata yaptım belki."
Her iklim değiştiğinde arkasında kalana üzülür; yaşayacağında hüzün arar kendine suç seçip durur. İnsanda sevdiği birini arkasında bırakmak istediğinde; yüreğinde mevsim değiştiğinde kendini suçlu ilan etmeye çalışır. Oysa severken de soğurken de kalp aynı atar. İnsan sevmiş olduğunu hep sevebilir ama kalp bir daha aynı şekilde atmaz.
Tolga kararlı olmaya çalışıyordu. Elinden kaçırdığı uçurtmanın ipi kesmişti elini hem de daha doyasıya göklerde dolaşmadan. Daha arzuladığı mutluluğu yaşamadan canını acıtmıştı. Mutluluğu kendine borç sayıyordu.
"Daha dikkatli olacağım. Sadece biraz daha dayanabileceğini düşündüm." Özür dileyerek bakıyordu. Hatası olduğunu kabul ettiği için biraz da olsa insaflı davranmasını bekliyordu. Ona boyun eğerek adım atıyorsa bunun karşılığını alabilirdi.
Ayça yüzünü buruşturdu, genç adamın dayanmak neydi bundan haberi bile yoktu. Sadece zamanın tükenmesinden bahsediyordu. Oysa günler Ayça'nın ruhunu ezip ufalayarak geçiyordu. Zaman değil genç kız geçiyor ondan uzağa gidiyordu.
"Dayanmak. Birbirimize sırtımızı vermiyoruz Tolga. Sen benden bir köşede durup beklememi istiyorsun." Bu ne mantıklı ne de romantikti. Asırlarca milletin dilinde dolanarak sonsuza kadar hatırlanacak bir aşka sahip değillerdi. Ne o Leyla'ydı, ne de Tolga Mecnun. Dahası niye?
Neden bunu yapması gerekiyordu?
Tolga panikledi çünkü yaptığı hatanın sonunu biliyordu. Ayça ile Murat bu yüzden ayrılmıştı. Genç kız, yalnız hissettiği bir ilişkiye katlanamıyordu. Herkes gibi çift olup tek başına kalarak kendine saygısızlık etmek istemiyordu. Buna çözüm buldu. Ayça son sözü söylemeden cümlelerle yolu uzattı. Onu ikna etmek için elinden geleni yapacaktı. Çünkü kendi de iyi biliyordu ki ayrılsa bile onun peşinde koşacak vakti yoktu.
"Özür dilerim. Bu ayrılık konuşması olamaz." Gözlerinin içine baktı. "Hatalarımı söyledin, seni kırdığımı belirttin ve şimdi onarmak için elimden geleni yapacağım."
Ayça gözlerini kaçırdı ve kendi kendine konuşur gibi mırıldandı. "Sınavdan sonra mı?"
Tolga onun ellerini tuttu ve heyecanla sözlerini sarf etti. Karaya çıkmış bir balık gibi çırpınıyordu.
"Çocuk değiliz. İlişkimizi gözden çıkarmadan önce elimizden geleni yapmamız gerekir. Seni seviyorum, hem de çok."Ayça yeniden onun yüzüne baktı. Gözleri hafifçe kısıldığında aklına başka bir şey geldi. Tolga daha önce Rabiya ile sevgiliyken böyle yapmıştı. Ayrılmamak için onu ikna etmeye çalışmış sonrasında yarım çabası fayda getirmeyince bir günde unutuvermişti. Önüne bakmayı ve geride bırakmayı iyi bilen biriydi. Kendini düşündü.
Muhtemelen ayrılsalar aynı şey onunda başına gelecekti. Murat gibi seni geri alacağım diyecek kadar ileri gitmeyecekti.
Ayça kendini çok değersiz hissetti. Yolda ki küçük bir çakıl taşından farkı yoktu. Hayatında olan insanlar onu kolayca geride bırakabiliyordu. Babası bile evlenmek için ondan vazgeçmişti. Bu canını yaktı. Birinin ona sarılmasını ve ölene kadar elinden tutmasını istiyordu. Dünya da tek bir insan için dünyanın en önemli insanı olmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahşer Midillisi
Fiksi Remaja"Dünya mahşer meydanına dönse dahi sonunda ben yine gülümseyeceğim. Benim olayım bu." Artık çözülemez bir sorun haline gelen Ayça, anneannesinin yanına kasabaya gönderilir. Antisosyal olan on dokuz yaşındaki kız için kurulan tüm düzenler, planlanan...