48. Bölüm: Gençlik Sınavı

128 25 12
                                    

Mahşer Midillisi 48

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mahşer Midillisi
48. Bölüm: Gençlik Sınavı

Biri size çıkıp aslında dert denen şey yoktur dese ne dersiniz? Gösterebilirsiniz acılarınızı...

Ben yüzümü her aynaya çevirdiğimde kendi derdimi var edebiliyormuşum. Görmemişim.

Kaderinizdeki dertler gerçektir sadece siz onlara hayat verene kadar ölü kalmayı tercih ederler.

Bunu yetişin olunca anlar çocuklar, fark eder gençler.


Meşe ağacının yarısı ölmüş dalları ve yeşil kalmayı başarmış can damarları altındaydılar. Bazı alevler sönünce kül olmaz sadece yanmaktır onların görevi. Bazı öfkeler bu alevler gibidir. Kırık dökecek, yakacak bir yer bulamayınca uçup giderler.

Geriye yangın kokusu, kül olmanın arzusu kalır.

Murat derin bir nefes aldı. Geniş omuzları nefesini verirken dibe çöker gibi aşağı indiler.

"Neden böyle oldu?"

Dert yanmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. Geri almak istediği zaman diliminde neyi değiştirmesi gerektiğini pek bilmiyordu. Düzeltip daha iyi bir geleceğe ulaştıracak tek madde zamanlaması yanlış bir aşktı. Bunu da nasıl düzeltebilirdi ki?

"Aslında tahminim var ama. Yine de bu güzel bir son değildi."

Yanlış zaman.

Belki üniversite sınavından çıktıktan sonra yaz tatili için anneannesinin yanına gelen bir kız olsa, Ayça... İşte o zaman Murat ile tanışsalar ne iyi olurdu.

Ayça ellerini geriye doğru koyup avuçlarını çimenlere bastırdı. Arkasına doğru boşluğa yaslanır gibi oturdu. Ayaklarını birbirini üzerine atmıştı. Tavırları oldukça rahat olduğunu belli ediyordu.

Ayrılık konuşması ve vedanın acısı için fazla rahattı.  "Sonlar hiçbir zaman güzel olmaz."

'O zaman son olmasın.' diye geçirdi içinden Murat. 'Sonunu getirmeyelim bu ilişkinin.' der gibi baktı. Gözlerini ayırmadan yanında oturan kızı izledi. Küçükte olsa şansını kovalama peşindeydi.

"Senden özür dilesem?" Bu ihtimalle neler olurdu? Belki bozulan ve yolundan sapan tüm mutlulukları geri gelirdi.

Ayça dilini şaklattı. Gerçek bir sohbet gibiydi onun için. Neredeyse havadan sudan konuşmaya hazırdı. Önemsiz görmekten çok daha farklı bir algının içindeydi.

Önemli olanın farkında bile değildi ki onu görmezden gelsin.

"Bir işime yaramaz." Açık sözlülüğü mahvetti.

Mahşer MidillisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin