Mahşer Midillisi
45. Bölüm
Amca Yeğen SohbetiBazı anılar tüm yaşamınız hatırına gerçekleşir. Sizi mutlu etmez ya da üzmez fakat geleceğe bırakılan bir mükafattır.
Yaşandığı için sizi daha değerli ve bilge kılan zamanlar ne kadar üzücü olsa da güzeldir.
Çareyi bilmesine rağmen kavuşmaktan uzakta olan Cem kızına anlamlı bakışlar attı. Tüy üstüne düşse dağ yıkılmış gibi viraneydi.
"Bunu bana yapmak zorunda mısın?"
Ayça iç çekti, saçları sırtında sallanırken kambur duruşunu düzeltti. Sanki kendi acısını katmıyormuş gibi serinkanlı cevap verdi.
"Evet. Hak ettiğini düşünüyorum, ölene kadar öyle düşüneceğim."
Babası yavaşça geri çekildi ve yükü ağır derdini dizlerini titretti. Çaresizce af diledi, çünkü başka yapabilirdi bilmiyordu.
"Özür dilerim. Her ne yaptıysam ya da yapmadıysam. Her şey için tüm samimiyetimle özür dilerim."
Ayça aralarında oluşan mesafeye güvenerek duvardan aşağı atladı. Eteğinin arkasındaki tozu babasından daha fazla dert ediyormuş gibi eliyle çırptı.
Hiçbir iyi niyetin adımını atmadığı babasına baktı. Cesaret gösterip 'sen benim kızımsın senden daha kıymetlisi olmaz, sen istiyorsan hemen o kadından ayrılırım' demiyordu.
Ayça tam olarak bunu bekliyordu. Babasının net bir adımla onu seçer ve evlilikten vazgeçeceğini düşünürdü. Fakat bu olacak gibi durmuyordu.
Yavaşça başını kaldırıp babasına baktı.
"Git." Sakin ses tonu ortamı gerginlikten uzak tutmuyordu. Babasının gözkapakları açılıp yüzündeki şaşkın ifade büyürken Ayça derin bir nefes aldı.Onu kovmak istemezdi fakat daha fazlasını kaldıramıyordu. Şu an odaklandığı durum daha farklıydı. Saçını sol kulağının arkasına alıp etrafa kaçamak bakışlar attı.
Bunu dillendirmek hoşuna gitmeyecekti. Herkese inat iyi ve güçlü olmak isterdi. Fakat şu an ne inat ne de gayret onu mutluluğa sürüklüyordu. Atalet içinde ruhu daha önce gitmediği yere sürükleniyordu.
"Zor zamanlar geçiriyorum." Yutkundu ve yalnızlık talebinde kararlı olduğunu belli etti. Yardım istemediğini duruşu ile gösteriyordu. "Seninle alakası bile yok. Tamamen kendimle alakalı." diyerek konuyu kısa kesip bir an önce ayrılmaya çalıştı.
Babası kaşlarını çattı. Keskin bakışları ve sert suratı ile az önce özür dileyen adamın aksine hiddetle onu suçladı.
"Yine birine bir şey mi yaptın?"
Ayça afalladıktan hemen sonra kendini tutamayıp gülmeye başladı. Aslında karışık duyguları coşkun bir nehir gibi akmak isterken parmak kadar hortumdan çıkmak zorunda kalmıştı. Bastırdığı duygular art niyetsiz ve ruhsuz bir kahkaha ile dışa çıkmıştı.
Kendini zapt etmekte zorlandı. Biraz daha gülse hıçkırıklara boğularak ağlayacaktı.
O hep suçluydu, kötü olmasının sorumlusu da hep kendi olacaktı. Kimse ona başka soru sormayacaktı.
Dudaklarını birbirine bastırıp burnundan nefes alarak toparlandı. "Af edersin kendimi tutamadım bir anda." Ona anlamsız gözlerle bakan babasının yüz ifadesi de komik geldi.
Gülmedi...
Duvarın dibine bıraktığı çantasını ve kaykayını almak için eğildi. Sohbeti artık burada bırakacaktı. Konuşacak, dert dökecek birine ihtiyacı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahşer Midillisi
Teen Fiction"Dünya mahşer meydanına dönse dahi sonunda ben yine gülümseyeceğim. Benim olayım bu." Artık çözülemez bir sorun haline gelen Ayça, anneannesinin yanına kasabaya gönderilir. Antisosyal olan on dokuz yaşındaki kız için kurulan tüm düzenler, planlanan...