MAHŞER MİDİLLİSİ
Bölüm: Otuz Üç
***Kucaklaşma***
Düşünmeden yaşadıkları bir eğlencenin doğru olup olmadığını müdür onlara temizlik yaparken düşünmelerini tembihledi. Basit bir cezaydı.Diğer öğrencilerin arasında temizlik cezasına çarptırılmanın gururlarını kıracağını sanmıştı. Ama onlar sadece cezaları için öfkeliydi. Cümbüşhane sınıfındakiler hâlâ daha diğer öğrencilere aynı şekilde davranıyordu.
Enes elindeki paspasla spor salonuna giderken ortada gezinen öğrencilere bağırdı. "Koridoru kirletenin g*tünü keserim."
Onunla yan yana yürüyen Berna ellerinde kovaları taşırken yüzünü buruşturdu. Bu küfrü ve tehdidi daha önce duymamıştı. "Ne yapacaksın? Ne yapacaksın?" diye tekrarlarken garipsediğini belli etti.
Enes temizliğini yeni bitirdiği koridordaki kişilere nefretle baktı. Eğer kontrol edilene kadar kirlenirse yeninden temizlemek zorunda kalacaklardı. Bu yüzden uyarıyordu.
"G*tlerini kesip ellerine vereceğim. G*tlük yaptıklarının hatırası olsun."
Berna bu özgün küfrü beğenmedi. İyice saçmalıyordu. Onu başından kovar gibi "S*ktir git Enes." deyip adımlarını hızlandırdı. Yorgun argın onun kötü esprilerini çekemezdi.
Enes sinirlerle dişlerini sıktı, gözlerini kocaman açtı. Olduğu yerde durup ilerleyen Berna'ya baktı. Sürekli aynı şeyi yapıyordu. Ne kadar uyarsa da buna devam ediyordu. Abdullah yanına geldiğinde ona dert yandı.
"Bu kız bana hep aynı şeyi söylüyor delireceğim."
Abdullah bu durumu çok abarttığını düşünüyordu. Berna herkese karşı öyleydi. Kimi sıkıcı ve gereksiz bulsa başından atar ve kovar gibi aynı şeyi söylüyordu. Ama sınıflarının ağır abisi seçilen Enes bu durumu hep içselleştiriyordu.
Onu kolundan tutup ilerletti ve birlikte spor salonuna girdiler. Sürekli aynı şeye sinirlenerek abartıyordu. "Birde delir istersen Enes?" deyip onu ayıpladıktan sonra etrafa bakındı. Ayça kaşla göz arasında ortadan kaybolmuştu. İşi onlara yıkmayı düşünmüyor diye umdu. Çünkü bu onun yüzünden aldıkları toplu bir cezaydı. Bugün tüm okulu temizleyeceklerdi.
"Hem Mahşer Midillisi nerede? Allah'ın midillisi sahayı çimenlik buldu, dört nala koştu. Onun yüzünden temizliyoruz biz burayı."
Berna ellerindeki kovaları koydu ve onlara döndü. Duyduğu bu espriyi beğenmişti. Yumruk yaptığı elinin baş parmağını kaldırıp Abdullah'ı övdü. "İyiydi."
Enes yüzünü buruşturdu, ona gelince bir kulp buluyordu ama başkasını beğeniyordu. Gerçi kendi de Abdullah'ın dediğine gülmüştü ama dostunu satamazdı. Çok üstünde durmadı.
Onlar yeni girmişti ki Tolga'da arkalarından spor salonuna girdi. Yine elinde kitapları vardı. Etraftakileri gözleri ile saydıktan sonra eksik olan kişiyi kısa sürede fark etti.
"Ayça nerede?" diye sorduğunda sorusuna cevap alması biraz zordu. Herkes ona kaşları çatıp ve sinirle bakıyordu. Abdullah gözlerini devirdi ve söylendi.
"Atı çağırdık it geldi." Enes güldü, elindeki paspasa yaslanırken ona döndü. "Alnından öpeyim." Herkes Tolga'ya karşı saf almıştı. Çünkü cezayı sadece onlar almıştı, karşılarında duran oğlan birinci olduğu için paçayı sıyırmıştı. Bu kayrılma nedeniyle ona öfkeliydiler.
Abdullah ikidir beğeni topladığı için göğsü kabardı ama Enes'in öpme teklifini reddetti. Gözlerini kısıp gizli bir şey söylüyormuş gibi davrandı. "Laf söz olur adımız çıkar kanka."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahşer Midillisi
Teen Fiction"Dünya mahşer meydanına dönse dahi sonunda ben yine gülümseyeceğim. Benim olayım bu." Artık çözülemez bir sorun haline gelen Ayça, anneannesinin yanına kasabaya gönderilir. Antisosyal olan on dokuz yaşındaki kız için kurulan tüm düzenler, planlanan...