İyi okumalar dilerim. Yorum ve oylarınızı bekliyorum.
MAHŞER MİDİLLİSİ
28.BÖLÜM
KaçamakDöndü ve dağın en başından Tanrısına bağırdı bir çoban:
-Beni böyle yarattın, diğer yarattıklarına da böyle kabul ettir.
Tanrısı öfkelendi, ve gökyüzünde yüce lafları bulutları kamçılayarak duyuldu. "Sana bedenini ben seçtim, sana ruhunu ben verdim. Ben seni kendi yüceliğimle yarattım. Sen yüce olanın yarattığısın. Bu yüzden kıymetini bil ve diğer yaratılanlardan kendi kabulünü aramaya tenezzül bile etme. Seni ben böyle yarattım."
Derin bir nefes aldı, kendini hazırladı. Bu büyük çaplı bir savaş olmasa dahi yönetilmesi güç bir meseleydi. Ayça halıya uzanmış, ona oyuncak yapılan pet şişe ile oynayan kedisinin yanına diz çöktü. Ona göstermek istediği çantasını kucağında tuttu.
"Bak ejderha, dinle beni." Kedi onun sesini duysa da ona bakmayıp patisini pet şişenin içindeki renkli boncukları almak için vuruyordu.
"Bırak şunu" diyerek oyuncağını almak için elini uzattığında kedi hırçın bir bağırışla onun eline vurdu. Bu Ayça'nın korku ile geri çekilmesini sağladı. Daha önceden çizdiği yerler iyileşmemişti bile, okulda jiletçi diye alay edip duruyorlardı. Hemen kedinin suyuna gitti.
"Al top senin köpeğin olsun. Ama bir kulağında bende olsun."
Çantasının içini açıp ona gösterirken tatlı bir tonla ona anlattı. "Ben seni bu çantaya koyacağım ya, sıçmayacaksın. Çantaya sıçma, bak bu kadar basit." Böyle konuşmak kolaydı iş başa geldiğinde kediyi çantaya koymak için odanın içinde onun ardından maraton koştu en sonunda onu oyuncağı ile tavlayıp içine soktu.
Bu işi en sona bıraktığı için hemen evden çıktı ve kaykayı ile akşam karanlığında ilerledi. Elleri ile önüne doğru taktığı çantayı tutuyordu. Naime Sultan'ın eve gitmesi biraz sürdü. Gittiğinde ise bahçede gözlerini gezdirdi ve boş yassı bir saksıyı gördü. Bunu bir günlük kullanıma alacaktı.
Çekinerek yavaştan kapıyı çaldı, anneannesinin ayakları ağrıdığı için kapıyı çoğunlukla teyzesi açıyordu. Bu seferde öyle olmasını diledi. Kapı açıldığına teyzesini görmek mutlu etti. İçeriye bakış atarak yokladıktan sonra kısık sesle sordu.
"Merhaba, iyi günler. Dünyanın son yolcusu burada mı, hani şu dünyaya kazık çakan kadın?"
Kimden bahsettiğini biliyordu. Teyzesi ona gülüp kapıyı ardına kadar açarak içeri davet etti. "Gel içeri teyzeciğim."
Ayça dikkatli bir şekilde çantanın açık fermuarını tuttu ve kollarından askılarını çıkardı. "Yok sana şu çantayı vereyim, dikkat et ağzı açık ve içinde ejderham var."
Teyzesinin ne olduğunu bilmeden almak için uzanan elleri ejderha kelimesini duyunca geri çekildi. "Ne! Kedini buraya mı getirdin?"
Şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra annesinin duymasından çekinerek kapıyı aralık bırakıp yeğeni ile birlikte kapı önüne çıktı. Yeğeninin her zamanki gibi yaramazlık peşinde olduğunu düşündü. Bunu annesine yapamazdı, yaşlı kadın gerçekten korkuyordu.
"Ayça bunu kabul edemem. Bu şaka annem için biraz fazla olur."
Ayça kafasını iki yana sallayıp ikan etmeye çalıştı. "Yok şaka değil. Bugün burada kalacağım diye getirdim. Sen çaktırmadan odaya koy. Ben bahçeden toprak alıp geleceğim. Anneannemin haberi olmayacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahşer Midillisi
Teen Fiction"Dünya mahşer meydanına dönse dahi sonunda ben yine gülümseyeceğim. Benim olayım bu." Artık çözülemez bir sorun haline gelen Ayça, anneannesinin yanına kasabaya gönderilir. Antisosyal olan on dokuz yaşındaki kız için kurulan tüm düzenler, planlanan...