Mahşer Midillisi
23. Bölüm
CümbüşhaneDizgin tutmayanların yarışı para getirmez fakat en hızlı onlar koşarlar. Sadece yarışa katılmadıkları için gerçek şampiyon olduğunu kimse görmez.
Akif Müdür yıldırma politikalarına maddi manevi başlangıç yapmıştı. Onları sınamak için elinden geleni yaparken öğretecekti. Onlar yaşayarak öğrenme hevesli on dokuz yaşında gençlerdi. Sonunda her şeyin farkına varacak, herkesin baktığı yöne bakacaklardı.
Ek binanın en alt katından genişçe bir sınıf vermişti onlara. Sonradan yapılan bu bina diğerlerine oranla daha iyiydi. Büyük pencereleri yüksek tavanı ile gayet ferahtı. Yeni sıra ve masalarda gelince çok güzel bir yer olmaya ilk adımını atmıştı.
Sıraları sınıfın ortasına rast gelen taşıyanlara seslendi. "Sıraları güzelce yerleştirin. Sınıfınız burası."
Birinciler sınıfına uğraması gerekiyordu. Onlara son bir kez bakıp sınıftan çıkacakken Ayça sorusu ile durdurdu.
"Neden bizim sınıf, son sınıfların katında değil?"
Çığın önünden yolu kesmeye çalıştını biliyordu. Hatta çığın yolundan köyü kaldırmıştı. Bu bile Ayça'ya ne kadar etkin bir insan olduğunu gösteriyordu. İnsanların korktukları ve çekindikleri bir mesele varsa kesinlikle bunun ciddiye alınması gerektiğini biliyordu.
Akif Müdür onun yaptığı hareketlerin altını deşerek sorun çıkarmak ve onu kötü göstermek istediğini biliyordu. Sonuçta ikisi de oyunu aynı şekilde oynuyordu.
Sinsi ve kendini iyi göstermek isteyen bir gülüşle "Nerede olduğunun ne önemi var?" diyerek sordu.
Ayça'da aynı gülüşle karşılık verdi.
"Tabii canım. Önemli olan bize nasıl muamele ettiğiniz."Akif Müdür yoğun sevgi ile onları bunaltmaktan büyük bir zevk duyacağını gülümsemesinde gösterdi.
"Muamale mi? İlgi diyelim biz ona. Bundan sonra matematik derslerini ben vereceğim."
Sadece birincilerin derslerine girdiğini herkes bilirdi, şimdi onlarada ders verecekti. Bu Ayça'yı sevindirdi. Bu demek oluyordu ki okulda birincilere uygulanan iltimaslar yavaşça bozulmak zorunda kaldı. Müdürün onları dizginlemek için bile olsa ders vermesi herkese bunu gösterecekti. Artık birincilere sağlanan ayrıcalıklar yavaşça kalkıyordu.
Enes başında bekçi istemediği için bu durumu sevmese de aldırmamaya çalıştı. "Biz ders almadıkta sonra ne önemi var?" diye kendi kendine söylendi.
Akif Müdür onu dediğini duysada anlamamazlıktan gelip açık bir şekilde söyleyecek cesareti var mı diye denedi. "Bir şey mi dedin?"
Enes elini havada boşa sallayıp sırıttı. "Hocam. Gelin ata binmiş ya nasip demiş." Topu kadere atarak onlardan beklenecekleri şansa bıraktı. Bir terbiyesizlik yapmamıştı, sadece atasözü söylemişti.
Akif Müdür hâlâ daha sınırlar içinde kendi cesaretleri ile dolandıklarını ve çizgiden çıkmadıklarını anladı. Asla çıkmayacaklardı, onları yola koymak için elinden geleni yapacaktı. Bu işi kaderede bırakmayacaktı.
"Bu işi, ihtimali olan ya da kabullenilmiş bir yazgıya teslim etmeyeceğim."
Abdullah arkadan kısık sesle onu ayıplar gibi kendi kendine konuştu.
"Kadere imanda bitmiş."Ayça onun şevkini kırmaz ve iradesini bozmak için işi alaya vurdu. "Ee Akif Müdürüm? Yarında iğne iplik getirelim mi? Hani meslek lisesi olduk ya. Daha neler öğreteceksiniz bize."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahşer Midillisi
Roman pour Adolescents"Dünya mahşer meydanına dönse dahi sonunda ben yine gülümseyeceğim. Benim olayım bu." Artık çözülemez bir sorun haline gelen Ayça, anneannesinin yanına kasabaya gönderilir. Antisosyal olan on dokuz yaşındaki kız için kurulan tüm düzenler, planlanan...