Aleksev'in itirafından sonra nefesim kesilerek donup kaldım. O ise parmaklarıyla, artık sargı bezinin altında kalan Kain'in işaretine dokunarak fısıldamaya devam etti. "Bu, kesip atarak kurtulamayacağın bir lanet tatlım."
Gözlerimi kapatarak boynumda gezinen hırıltılı nefeslerinin bana hissettirdiklerini yok saymaya çalıştım.
Siktir! Siktir, Siktir...
Gördüğüm rüyanın etkisi hala üzerimdeydi, üstelik işaretin üstünde ki deriyi kesip atmak dediği gibi hiçbir işe yaramamıştı...
Daha beş dakika önce nefret ettiğimi düşündüğüm adam, şu an bana ağız sulandırıcı lezzetli bir pasta gibi görünmeye başlamıştı ve ben çok ama çok açtım...
Yakınlığı ve kokusu zihnime kilitlemeye çalıştığım ne kadar şehvet dolu düşünce, arzu ve istek varsa hepsini teker teker gün yüzüne çıkartıyordu.
Soluklarım hızlanmaya başladı. İçgüdüsel olarak aralık duran bacaklarımı birbirine bastırarak sakinleşmek istedim ama Aleksev izin vermeyip hızla aralarına girerek engel oldu ve artık arzusundan iyice boğuklaşmış sesiyle, "Sana bilmediğini düşündüğüm bir sır vereyim Alex. Biz melezler de en az Rakshasa ve Kravyadlar kadar iyi koku alırız. Şu an, sana vereceğim şey için çırpınan bedeninde ki her kokuyu alıyorum." dedi.
Dudaklarını tenimde hissetmeye başladığım an tüm bedenim ürperdi. Alnını alnıma yaslayarak beklemeye başlarken aramızdaki cinsel gerilim yüzünden odadaki hava resmen çatırdıyordu. Kafamı kaldırdığım an beni öpeceğini biliyor ve açıkçası korkuyordum.
Bir yandan geri çekilmek istiyor, bir yandan da o dudakları kendi dudaklarımda hissetmek istiyordum. Başımı ona doğru kaldırmamak için kendimle deli gibi bir mücadeleye giriştim.
Emin olduğum tek şey; o an Aleksev'in çekim gücünün, içimdeki ihtiyaçla birleşiminin beynimin karar verme yetisinden, algılarıma kadar her şeyi etkilediğiydi.
Baştan çıkarıcı bir ses tonuyla, "Bunu yapacağız Alex. İkimizde ihtiyacımız olanı alırken, boynundaki o işaretin uzunca bir süre sana işkence edemeyeceğinden emin olacağım." demesiyle, kendimle verdiğim savaşı çoktan kaybederken, başımı yavaşça yukarı doğru kaldırıp ona baktım.
Dudakları ihtiyaç içinde dudaklarıma kapandı.
Artık düşünmemeye ve ihtiyacıma odaklanmaya karar vermiştim bile...
Elleri üstümdeki tuniğin uçlarına gitti ve yukarı doğru çekiştirirken bileklerimden destek alarak kalçalarımı kaldırıp, üstümden çıkarmasına yardımcı oldum. İçimde hiçbir şey yoktu. Dışarı çıkarken üstüme sadece bir pelerin almıştım.
Hafifçe serinlemiş hava çıplak vücuduma çarpıyordu.
Dudaklarını zorlanıyormuş gibi güçlükle dudaklarımdan ayırıp hafifçe geri çekildi ve buğulanmış gözleriyle yara izleriyle dolu bedenimi süzdü.
Kollarımdaki, sırtımda ki ve göğsümün hemen altında ki izlerden biraz bile rahatsızlık duymadım. Zaten pek çoğunun orada olduklarını biliyordu. Ve yine çoğu yapılarken beni izleyenlerden birisi de oydu.
Bu şekilde kendimi savunmasız hissetmem gerekirdi belki ama umurumda değildi, hatta delice bir açlıkla parlayan gözleri, kendimi çok daha güçlü bile hissettirmişti.
O da izleri umursuyor gibi görünmüyordu. Üstündeki gömleğini bir çırpıda çekip çıkartırken bana öyle bir hayranlıkla bakıyordu ki soluklarım çoktan düzensizleşmişti...
Bu odadan; o yakıcı bakışları bütün vücudumda hissetmiş, bitkin, her yanım sızlayarak ve vücudumda bir süre kalacak olan parmakların bıraktığı izlerle çıkmak istiyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/284348094-288-k27127.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)
FantasyKitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. ''Acı şekillendiricidir ve bir kadını savaşçıya dönüştürür. Yas ise kalpte bir yer açar ve sonsuza kadar orada oturur. Ama odaklanıldığında çok güçlü bir motivasyon olabilir. Üzüntü yok olur ve acı aksiy...