11. Bölüm - Gerçek

3.1K 356 142
                                    

Odanın içinde ki raflar daha çok gebeliği önleyici ilaçlarla doluydu. Kadın askerlerin de hamile kalması yasaktı.

Ölümsüzlerin bizim doğurganlığımız üzerindeki hakları can sıkıcıydı. Bunu da değişmesi gerekenlerden biri olarak listeye eklenecekler arasına kafama not ettim.

Belki de Saya ile geçirdiğim onca yıldan sonra, nihayet öğrendiklerimin bir faydasını görecektim.

Raflar arasında ihtiyacım olan şişeleri hızla sedyeye koydum. Ve küçük bir kapta bulamaç haline getirdim.

Birkaç bandaj ve iki ucu da keskin olan neşteri alıp, topladıklarımı pencerenin önüne yığdım.

Bir mum yakarak dikkatleri buraya çekmeyecek, işimi ay ışığını kullanarak halledecektim.

Alkolü, önce elimdeki neşteri iyice temizlemekte, sonraysa boynumdaki işaretin bulunduğu bölgeyi güzelce silmekte kullandım.

Helen'den aldığım aynayı pencerenin kenarına düzgünce sabitledikten sonra vakit kaybetmeden neşteri boynumdaki işaretin kenarına dayayıp kesmeye başladım.

Bir süre sonra ellerim titrediği için kesişim yamuk yumuk bir hal almaya başlamıştı, tabi bunun sebebi acı ve öfkeyle dolmuş gözlerim de olabilirdi.

Hatta ikisi birden...

Sadece açtığım kesiği yüzüme kadar devam ettirmemeye odaklanmaya çalıştım. Bir süre sonra işaretin etrafında bir yuvarlak oluşturmayı başarmıştım. Bıçağın ucuyla kestiğim deriyi kaldırıp çekerken ağzımdan çıkan iniltiye engel olamadım.

Siktir!

Belki de Helen'den bunu benim için yapmasını rica etmeliydim.

En sonunda deriyi kaldırdığımda nefesimi tutarak açık yaraya tekrar alkol döktüm.

Bu kez daha yüksek sesle inlemiştim.

Tam bu sırada Aleksev birden içeri girdi.

Hassiktir!

Bakışları beni bulduktan sonraysa sanki yalnız olmadığıma inanamıyormuş gibi hızla etrafta gezindi.

Ve o an, beni burada biriyle düzüşürken bulmayı beklediğini anladım.

Sıktığım dişlerimin arasından tıslar gibi, "Piç kurusu yalnızım. Gördüğün gibi kimseyle düzüşmüyorum." demektense kendimi alamadım.

Bir süre bana şaşkınlıkla baka kaldı.

Ama sebebinin söylediklerim mi? Yoksa kan revan içinde ki halim mi? Olduğundan emin değildim.

Hızla yaklaşıp çenemden sertçe tutarak kafamı kaldırdı ve titizlikle yaptığım işi inceledi. Bakışları bir süre boynum ve gözlerim arasında gidip geldi.

Sonra elini çenemden çekip, düz bir sesle, "Sedyeye otur." dedi.

Ben dediğini yapıp yapmamak arasında kalıp duraksarken, "Otur dedim Alex" diye yineledi sözlerini.

Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. İlk defa bana "Alex." demişti.

Beni dediğini yapmaya bu söylediğinin mi? Yoksa artık iş görmeyecek durumda olan titrek ellerimin mi? Yapmaya ittiğinden de emin değildim, ancak sözlerini ikiletmeden gidip sedyeye oturdum.

Bir beze şişeden alkol dökerek dikkatle yaramı temizledi. Sonra hazırladığım ilaca kafası karışmış bir ifadeyle bakınca, "O bulamacı yaraya sürmen ve iyice kapatman lazım. Yoksa iltihap kaplar. Eğer yapmayacaksan ben yaparım." dedim.

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin