42. Bölüm - Savunma

3.2K 371 364
                                    

Bu şarkı da Duncan için gelsin ❤

Birden tam arkamda metalin havada sürtünmesiyle çıkan o vınlama sesini duydum, ardındansa ensemde rahatsız edici sıcak bir ıslaklık hissettim...

Kanın midemi burkan bakırımsı kokusuyla doldu ciğerlerim.

Biri belimden sıkıca tutarak beni kendisine doğru sertçe çektiği ansa aldığım tanıdık koku, beni sarmalayan sıcaklık, ve sırtıma dayanmış sert güçlü göğsün aşinalığıyla, hala yaşadığım şoktan hızla çıkmaya çalıştım.

Blake, bu sırada bize doğru gelen bir Imp'in daha kafasını gövdesinden ustalıkla ayırırken, gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırdım.

Buna alışık gibi görünüyordu, sanki sürekli yaptığı bir şeymiş gibi kılıcını tereddütsüz savuruyor ve ortamdaki hiçbir şeyden etkilenmiyordu.

Adam, bu durumda bile kontrollüydü ve etrafına, aklı başında olan herkesin ondan uzak durmasını sağlayacak şiddetli bir güç yayıyordu.

Ona olan hayranlığım içinde bulunduğum duruma rağmen aklımı başımdan almıştı. Muhtemelen biraz önce az kalsın öldürülüyor olmamın yarattığı şoku hala üzerimden atamamıştım

Vay canına... Sadece vay canına!

En sonunda amansız gözleri bana döndü. Bu kez kesinlikle öfkeli gibi görünüyordu.

"Ne halt etmeye orada öylece ayakta dikilip duruyordun Alex! Az kalsın ölüyordun lanet olası!"

Hızla bana sarıldı ve dudaklarını alnıma bastırdı.

Bu kargaşanın ortasında bile o an kendimi güvende hissediyordum.

"Bunu bana yapma."

Omuzlarımdan sıkıca tutup beni sarsarak, "Bana bunu sakın yapma! Anlıyor musun? Bir kez olsun önce kendini düşün." dedi.

Konuşamadım. Yutkunarak kafamı onu onaylar gibi sallarken uzanıp sırtımdaki kılıçları çektim.

Blake tüm bu süre zarfında hiç yanımdan ayrılmadı ve birlikte hareket etmeye başladık.

Birbirimizin arkasını kollar gibi aynı anda dönüyor, o eğilip bir Ogre'ye kılıcını savururken, ben ona doru gelenin icabına bakıyor, ya da ben biriyle kapışırken, o tam arkamdan saldırmaya çalışanı hallediyordu.

Gözlerim o hengâmede Parker'ı buldu. Kesinlikle iyi bir dövüşçüydü. Ustalıkla kullandığı kılıçlarını aynı Blake gibi karşısındakilere aşina bir şekilde savuruyordu.

Rüyamda onları defalarca kılıçlarla antrenman yaparken görmüştüm, ancak gerçekte uygulamalı olarak görmek nefes kesiciydi.

Saatler sonra etrafta tek bir Imp, ya da Ogre bile kalmamıştı.

Bir şekilde atlatmıştık... Ancak Blake ve Parker olmasaydı bu kadarla kurtulamayacağımızdan emindim.

Çok kısa bir an sonra etraf, inleyen yaralılarla ve onlara yardımcı olmak için koşturan insanlarla dolmuştu.

Silkelenir gibi kendime gelip en yakınımdaki yaralı askere doğru gitmeye başladığım sırada Blake ve Parker'ın ortadan kaybolduğunu fark ettim.

Saldırının üstünden tam üç gün geçmişti... 

Üç yüz yirmi sekiz ölümüz ve doksan iki yaralımız vardı. Bununla beraber yaklaşık iki yüz elli Imp ve ogre cesedi kaldırılmıştı.

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin