53. Bölüm - Hesaplaşma

3.1K 373 443
                                    

Bu bölüm de @Bahama107 için gelsin ❤❤❤

Şarkıda da on numara uyuyor sanki bölüme  😉

Duyduğum çalı hışırtıları ile açtım gözlerimi. İlk algıladığım şey güneşin neredeyse batmak üzere olduğuydu. Bir diğeri ise yalnız olmadığım...

Bakışlarım hızla Albino'ya kaydı. Bir şeylerin yolunda olmadığını sanki o da hissetmiş gibi kafasını kaldırmış dikkatle etrafı dinliyordu.

Hızla ayağa kalkıp dikkatli gözlerle etrafı incelemeye başladım.

Sonra çok iyi bildiğim o tanıdık sesi duydum.

Kain, "Sanırım bazı alışkanlıklar hiç değişmiyor. Hala ağaçların altında uyuyakalabiliyorsun." dedikten sonra bir anda önümde belirip elini sıkıca boğazıma doladı.

Yerimden kıpırdamayıp, gözlerimi gözlerinden bir saniye bile ayırmadım.

Kesinlikle tek bir adım bile geri atmamaya kararlıydım.

Tekrar, "Ölebilirdin seni lanet olası!" diyerek beni sarstıktan sonra inleyerek dudaklarıma yapıştı.

Elleriyle kalçalarımı sıkıca tutup beni kendine bastırırken, gözlerimi kapatıp bende yaratacağı etkiyi beklemeye başladım.

Siktir! Bu muhteşemdi...

Hiçbir şey yoktu...

Kesinlikle ona duyduğum o karşı konulmaz çekimin yerinde yeller esiyordu...

Etrafımız bir anda uğultulu bir rüzgârla kaplanırken, çaresizce dudaklarının baskısını arttırmıştı. Ona, tıpkı eskisi gibi dayanamayıp karşı koyamayacağım o anı beklediğini biliyordum.

Açıkçası bunu bende merak ediyordum ve kendimi test etmenin tek yolu, ne kadar midem kaldırmasa da bu anı yaşamaktı.

Ancak hiçbir şey yoktu.

Hatta onu istediğim an durdururdum. Ancak umut etmesine izin vermek, gözlerinde göreceğim o şaşkınlık ve hayal kırıklığının tadını çıkarmak istiyordum. 

Ne istediğini çok iyi biliyordum. Hatta istediğini alamadıkça içinde biriken o öfkenin, umutsuzluğun kokusu çürümüş et gibi resmen genzimi yakıyordu.

Bir kaç saniye daha... 

Ve işte bu kadarı bana yeterdi...

Kain daha geri çekilip afallamış bir ifadeyle bana bakamadan çoktan sırtımda ki kılıçları çıkarmıştım.

Ve o daha farkına bile varamadan ikisini birden boynuna dayamıştım.

Yüzünde ki şok olmuş ifade görülmeye değerdi. Ben sırıtarak yavaşça etrafında dönerken, o da gözlerini bir an bile üstümden ayırmadan dikkatle bana ayak uyduruyordu.

Sırtı tam ağacın gövdesine doğru döndüğü an düşünmedim ve hızla üstüne doğru atıldım.

En sonunda sırtı arkasında ki ağacın koca gövdesine iyice yaslanana kadar da durmadım. Yüzümü yüzüne iyice yaklaştırırken gözlerimde görebildiği tek şeyin nefret olduğunu biliyordum. Hızlanmış nefeslerini yüzümde hissedebiliyordum. O kadar yakındık ki burunlarımız neredeyse birbirine değecekti.

"Bunu bir daha yaparsan seni öldürürüm." dedim sıktığım dişlerimin arasından tıslayarak.

Kafası karışmış gibi kaşlarını çatarak bana bakıyordu.

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin