44. Bölüm - Karar

2.9K 364 339
                                    

@crescentwr için gelsin bu bölüm. Artık her bölümü, desteği için teşekkür etmek adına birine ithaf etmeye karar verdim. (ayrıca şarkı için de tekrar teşekkür ederim 😘)

O gün tekrar Northend'e döndüm.

Ani dönüşüme herkes şaşırmış olsa da yüzümde gördükleri şey her neyse kimse özelikle mecbur kalmadıkça yanıma yaklaşmıyordu.

Kendimi korumak ister gibi iyice içime kapanmış, benim için dayanılmayacak kadar ıstıraplı hale gelen gerçeklikle bağımı kesip atmış gibiydim. Karanlıkta geçen günler ne kadar uzun olurdu? Ya da haftalar... Bedenimi ısıtan ateşi kaybetmiş gibi üşüdüğümü hissediyordum.

Korkunç bir mahrumiyet ve yoksunluk hissediyordum ki bu kendime düşünme izni vermediğim halde böyleydi. Onu düşünmeye, acımı yaşamaya karar verdiğim an dağılır ve bir daha asla toparlanamazdım.

Ve yine buna rağmen keder, gece gündüz beni yiyip bitiriyor, kendimi her gün acıdan ölecekmiş gibi hissetsem, hatta çoğu zaman ölmüş olmayı dilesem de bir şekilde yaşamaya devam ediyordum. Sonsuza kadar kalbimde kocaman bir boşlukla dolaşmak zorunda kalacaktım. Bir daha ne kimseye güvenebilecek, ne de kendime birisine kalbimi açmak için izin verebilecektim.

Dominik benden bir iki hafta sonra dönmüştü. Olanların üstünden yaklaşık iki ay geçmişti, ancak günlük rutinimiz dışında onunla da diğerleri gibi hiç konuşmamıştım.

Gözlemlerime bakılacak olursa nihayet benimle ilgili çenesini kapatmayı öğrenmiş gibi görünüyordu. Yoksa Helen çoktan iyileştirici olduğunu düşündüğü o meşhur konuşmalarını ve kucaklamalarını yapma girişiminde bulunurdu.

Gerçi kimse ağzını açmamış olsa bile hem Helen, hem de Camila sorunumun ne olduğunu çoktan anlamış gibiydiler. Belki de aşkın üstümüzde bıraktığı yaralar, onu daha önce tatmış olanlar için ayırt edici bir özelliğe sahipti.

Akşam herkesin odalarına çekildiğinden emin olana kadar bekleyip, yemek salonunda ki terasa çıkarak korkuluklara oturdum. Ve bakışlarımı gecenin karanlığına dikip, nihayet yalnız olmak konusunda bahaneler üretemek zorunda kalmayacak olmanın huzuruna kavuştuğumu düşündüm. 

İşte o an, sanki bu anı bekliyorlarmış gibi Helen ve Camila ellerinde, içlerinde şarap olduğundan ve yarın hepimizin şiddetli bir baş ağrısı çekeceğinden de bir o kadar emin olduğum sayıda ki şişelerle yanıma gelip tıpkı benim gibi korkuluklara oturdular.

Yanlarına birer kadeh almak muhtemelen taşıdıkları şişelerin miktarını azaltacağından, Helen içlerinden birinin mantarını çıkartarak bana ve Camila'ya uzatırken kendisi de elinde ki şişeyi kafasına dikip muhtemelen yarısına kadar içti.

Ve bakışlarını geceye dikip, "Sen bu haldeysen o piç kurusunun ne durumda olduğunu tahmin bile edemiyorum." deyip bana yandan kısacık bir bakış attı ve "Bilirsin işte...Kadınlar duygusal ve ruhsal açıdan erkeklerden daha güçlüdür." dedi omuzlarını bu gerçeği herkesin bildiğini vurgular gibi umursamaz bir tavırla silkerken.

Camila ise kıkırdayıp, "Çünkü doğa dişil bir enerjidir. Erkeklik bir tür doğumsal bozukluk." derken yüzünü buruşturmaktan kendini alamamış gibiydi.

Aleksev bu fikrinden haberdar mı acaba? diye düşünmeme engel olamayıp, içten içe sırıttım.

Hafifçe gülümseyip kafamı iki yana sallarken aklımdan; ne kadar kendimi uzak tutmaya çalışsam da bu anları, onlarla bir şeyler paylaşmayı özlediğim geçiyordu. Ve bu kadar süre hepsine tam bir pislik gibi davranmış olmanın vicdan azabını hissetmeye başlamıştım.

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin