13. Bölüm - "Bir"

3.3K 368 98
                                    

Sanırım bu bölüm, bu zamana Alex'in gerçekte kim ya da ne olduğunu bu kadar açıklayıcı bir şekilde yazdığım tek bölüm ;) 

(Tabi belki ilk kitapta Saya'nın söylediği bazı şeyleri hatırlamak da gerekiyordur emin değilim?)

Keyifli okumalar :D

Çadırıma tekrar döndüğümde uzunca bir zamandır yapmadığım bir şey yaparak, yatağımın altında bir beze sararak sakladığım madalyonu çıkardım ve soğuk metali avucumda sıkarak saatlerce düşüncelere daldım...

Kain'in onu bana hediye ettiği günü de, boynumda olduğu son anı da hatırlıyordum...

Buraya getirildiğim elbisenin iç cebinde onu tekrar bulduğumda kızgınlıkla bir kenara savurup atamayacak kadar duygu yüklüydüm.

Belki de bana yara izlerim dışında nereden geldiğimi ve neler yaşadığımı unutturmayacak bir şey daha istemiştim. Kızgınlığıma ve öfkeme sıkıcı tutunabileceğim bir araç daha...

Ertesi sabah, neredeyse bütün gece ayakta ve meşgul olmanın sebep olduğu yorgunluk, günlük antrenmanlar ve Helen'in beni o gece neler olduğuyla ilgili sorguya çekme çabasıyla da birleşince; gece yatağıma yattığım an horlamaya başladığımdan emindim.

O gün Aleksev'i hiç görmemiş olmanın getirdiği huzur ve rahatlıktansa bahsetmeye gerek bile yoktu.

Derindeydi...

Çok derinde...

Nefes alış verişlerim sesli bir inilti şeklinde.

Sürekli içimden tamamen çıkıp, tek bir kalça hareketiyle sertçe içime yeniden giriyor.

Ellerini aşağıya doğru kaydırarak kalçalarımı avuçlarken, dudakları kulağıma doğru hareketleniyor, "Söylesene Alex." deyip içime girip çıkarken duraksıyor.

Alex mi?

Bana neden böyle sesleniyor?

"Gerçekten yaptığın şeyin beni unutmak için yeterli olduğunu düşünmedin değil mi?" 

Hızını iyice arttırıp, "İhtiyacın olanı sana sadece ben verebilirim tatlım." derken gülüyor ve dişlerini acımasız bir sertlikle boynuma gömüyor.

Uykumdan sıçrayarak uyandım. Nefes alış verişlerimin düzene girmesi için uzunca bir süre beklemem gerekti. Kahrolasıca rüyalar hep çok gerekçiydi ama bu zamana kadar asla dişlerini boynuma geçirdiğini ve o lanet zehri yaydığını görmemiştim.

Bu vücudumun bana onu kandıramayacağımı anlatma şekli miydi?

Ya da belki de beynimin?

Avuçlarımla yüzümü ovuştururken derin bir iç geçirerek tekrar sırtüstü yatağa bıraktım kendimi. Ne halt edeceğimle ilgili hiçbir fikrim yoktu, bu rüyalardan bıkmış, usanmıştım artık...

Ertesi gün, sabahtan akşama kadar neredeyse bütün vaktimi Aleksev'den kaçmaya ve uzak durmaya çalışarak geçirdim.

Bu konuda nasıl bir tavır almam gerektiğinden emin değildim. Başkalarının aramızda geçenleri anlamasındansa ödüm kopuyor, Haruzin'in kadınları gibi bir konuma düşmek istemiyordum.

Daha iyi şartlar için vücudumu başkasına vermekle ilgili daha önce suçlanmıştım ve hiç hoş karşılamamıştım.

Bu durum Aleksev'in ise umurunda değil gibiydi.

Ona bakmasam da koca gün boyunca sürekli bakışlarını üstümde hissetmiştim.

Ara sıra kalede yemek yerine, akşam yemeklerinde askerlere eşlik ederdi ve nedense o gün de bunu yapacağı tutmuştu.

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin