8. Bölüm - Jade

3K 352 57
                                    

Eğitim için ilk üç ay en zoruydu. Her adamı tanımak ve yetenekli olduğu alanları kavramak, hangi silahlara yatkın olduğunu keşfetmek ve her yeni gelenle tekrar başa sarmak sabır istiyordu.

İçlerindeki anlaşmazlıkları çözmek ve bir grup bilinci yaratmaksa benim yeteneklerimin üstünde bir kavrayış istediği için, çoğu zaman Helen ve Kavin bu işi benim yerime devralıyordu.

Ancak üçüncü ayın sonunda herkes birbirine alışmaya başlamış ve bir de üstüne yeni gelenleri ezmeye çalışmak yerine uyum sağlamaları için kolayca içlerine almaya başlamıştı.

Bu iyiydi...

Arkalarında ki takım arkadaşlarının sırtlarını kollayacağına olan güvenleri, kendilerini işlerine vermelerini sağlardı.

Üç ayın sonunda tam da işlerin istediğim gibi yolunda gittiğini düşünürken, Aleksev'in eğitimimize katılmaya karar vermesiyle her şey tepetaklak oldu.

Daha yanımıza gelmeden önce bile yüzünde gördüğüm o kibirden nefret etmiştim. Gözlerini benimkilere alaycı bir ifadeyle dikmişti. Gülümsüyordu, ancak hoş bir gülümseme değildi bu. Dudaklarının kenarının kötücül bir ifadeyle kıvrıldığını görebiliyordum.

Karşıma geçip meydan okur gibi, benden askerlere öğrettiklerimi göstermemi istediğindeyse gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırmıştım. 

Bir nefes alıp yavaşça verdim. Bunu neden yaptığını sormak istiyordum ama vazgeçtim. 

Ona hiç bir şey yapamayacak ve gerekirse sıkı bir dayak yiyecek bile olsam en azından karşısında dururken bir korkak gibi değil, tam tersine başım dik durmak istiyordum. Bir grup liderini alt etmek ve yerine geçmek bir dereceye kadar göz ardı edilebilirdi. Ancak Aleksev, Haruzinden sonra ki adamdı ve burada ki, 'sonra ki' kısmı sahip oldukları güç anlamında değildi.

Onunla rahatlıkla kapışırdı ve sonuç bence Aleksev'in galip gelmesi olurdu ve şu an onu alt edersem Haruzin asla teke tek bir mücadelede beni kendi başına alt etmeye çalışmazdı. 

Aleksev'in istediği şey, hiçbir ekip liderine yapmadığı bir şeydi.

Çünkü elbette liderlerinin dayak yemesi, askerlerin üstündeki otoritesini sarsar ve onu küçümsemelerine sebep olurdu.

Üstelik ölümsüzlere karşı hazırlandıkları bir savaşta; melez de olsa bir ölümsüze karşı benim bile şansım yokken, onlara ne verebilirdim ki başlarının çaresine bakabilirlerdi.

On an anladım ki, orospu çocuğunun istediği şey de buydu zaten.

Bana en zor gelense; Aleksev o sahada peltemi çıkarırken, aslında onu birkaç saniye içinde yere serebileceğim halde kayıtsız kalmak ve aldığım her darbeyle askerlerin gözündeki umudun biraz daha silindiğini görmekti.

En sonunda, ben yerde kalıp toparlanmaya çalışırken dönüp onlara, "Eva size görevinizi tam olarak açıklamamış gibi görünüyor." dedikten sonra duraksayarak önce bana kibirli bir bakış atıp küstah bir şekilde gülümsedi ve sonra tekrar askerlere dönüp söylemine devam etti.

"Sizin olayınız öncü birlik olmak. Bir savaş durumunda önce siz düşmanla karşılaşır ve onları yavaşça okçularımızın menziline sokarsınız ki işimiz kolaylaşsın."

Zar zor ayağa kalkıp neredeyse her askere teker teker baktım. Hepsinin bunun bir intihar görevi olduğunu kavradıkları anda yaşadıkları o hayal kırıklığının tadını aldığıma yemin bile edebilirdim.

Öfkeden resmen nefesim kesilmişti ve katıksız bir nefretle Aleksev'e bakıyordum.

"Artık yapmanız gerekeni anladığınızdan eminim. Sence de görevlerini tam olarak bilmeleri önemli değil mi Eva?"

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin