50. Bölüm - Anılar

3K 367 458
                                    

@mysticsecretline için gelsin bu bölüm de"Biz bize" bölümünü aklıma düşürdüğün için tekrar teşekkürler. Çok güzel oldu bence 😉

Çok garipti...

Gözlerim açıkken bir düş görüyordum sanki...

Buraya gelirken hissettiğim tedirginlik ve umutla doldu tüm düşüncelerim önce... 

Ardındansa Blake ve yokluğunun verdiği dayanılmaz ıstırabı hissettim tekrar. Çok kısa bir an acı içinde gözlerimi kapattım. Bakışlarım tekrar Calista'ya döndüğünde sanki aynı acıyı o da yaşıyormuş gibi yüzünü buruşturmuştu.

Bir şekilde istediğim an onu uzaklaştırabileceğimi en başından beri biliyordum sanki. Blake ile özel anlarımıza indiği an da bunu yaptım. Tıpkı girmek istediği bir kapıyı yüzüne kapatıp kilitlemek gibiydi. Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıp, anlamlandıramıyormuş gibi dikkatle bana baktı bir süre.

Ancak ben daha engelleyemeden, onu başka bir kadının üstünde gördüğüm o anda; tüm umutlarımın, dünyamın nasıl paramparça olduğu, acıdan ve kederden nasıl nefes almakta bile zorlandığım bir ruh haline girdiğim çoktan zihnimde belirmişti. Ve artık bunu en az benim kadar bildiğinden emindim...

Diğer anılarımda gezinmesine neden müsaade ettiğimi o an bilmiyordum. Ancak bir süre sonra tüm bu acıyı biriyle bu şekilde iletişim kurarak paylaşabilmemin beni rahatlattığını, omuzlarımda ki yükü azalttığını fark ettim.

Çünkü hissettiğim bazı kayıpları anlatmak için kullanabileceğim doğru kelimelerim yoktu. Acı, ya da ıstırap, hatta keder bile çoğunu açıklamak için yetersiz kalıyordu.

Ardından Haruzin'in ölürken ki yüzü belirdi zihnimde, yaşadığı şaşkınlığın bende yarattığı keyfi ve bundan sonra ne olacağıyla ilgili endişelerimi tekrar hissettim.

İnsanları meydana toplayıp onlara özgür olduklarını anlatırken ki heyecanım ve korkum tekrar endişeyle dizlerimi titretti...

Aleksev, Camila, Martin, Helen ve Kavin'in yüzlerini sanki birer birer karşımda beliriyorlarmış gibi görüdü bir an için... Onlara duyduğum sevgi ve güvenin yatıştırıcı huzuruyla doldu kalbim... 

Aleksev ile yaşadığımız diğer anlar için de yine kapılarımı Calista'nın suratına kapatmıştım...

Sonra Northend'de yaptığımız her güzel dokunuş ve duyduğum gururu hissettim tekrar. Milislerin bize katılması, Shadowlands'de öldürdüğüm köle taciri ölümsüzler ve kurtardığım çocuklar, milis hapishanesini yıkışımız... Hepsini zevkle tekrar yaşıyormuş gibi yine sevinçle kalbim sıkıştı sanki.

Northend'e bir suçlu gibi götürüldüğüm o ilk gün, etrafı sonsuz bir okyanus gibi kaplayan kölelerle ilgili gördüklerim ve bende yarattığı nefret ve öfke, Calista'nın da yüzüne yansımıştı. Önceki hali en az benim kadar onunda midesini bulandırmış gibi görünüyordu. Özellikle de küçücük çocukların o içler acısı halleri...

Sonra bir şekilde yine on yaşındaydım. Beynimde hissettiğim baskı artınca Calista'nın daha geriye gitmeye çalıştığını fark ettim ama ona müsaade etmeme rağmen olmuyordu. Biliyordum...

"Demek ki gerçekten beynimde bir sorun var." diye düşünmeye çoktan başlamıştım.

Bir telepat bile bunu başaramıyorsa belki de geçmişi tamamen hatırlamamın hiçbir yolu yoktu. Kim olduğumu asla öğrenemeyecektim...

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin