23. Bölüm - Planlar

3.2K 376 167
                                    

Kılıçlarımdaki kanı, Haruzin'in cansız bedeniyle temizlerken alanda hala tek bir ses bile çıkmıyordu.

Sanki bu benim için çok doğal bir durummuş gibi, bir şekilde hala soğukkanlı davranmaya devam ediyordum. Kılıçlarımı tekrar sırtımda ki yerlerine yerleştirdim ve bu kez eğilip Haruzin'in boynunda, metal zincirin ucunda takılı açık renk bir taştan ibaret olan kolyeyi aldım.

Bu kolye ile ilgili duyduğum her şey kafamdan birer fısıltı gibi tekrar tekrar geçiyordu.

"Samanalar, Mahnzaru'yu hapsettikleri Mazda sınırlarını bir büyüyle kapattılar, bu büyünün anahtarını ise bir kolyede mühürlediler.''

"Sınırları tutan büyünün mühürlendiği kolye de Northend Komutanının korumasında olacaktı."

"Sonuçta senin de dediğin gibi insanlar pek bizim hayranımız değil. Zaten bu da neden o kolyeye bir insan yerine, bir melezin sahip olması gerektiğinin sebeplerinden biri."

Kafamı tekrar kaldırdığım an bakışlarım donup kalmış askerlerin üstünde gezindi.

İşte şimdi ne bok yiyeceğimle ilgili hiçbir fikrim yoktu.

Geçip Haruzin'in sandalyesine mi oturacaktım?

Bu kez bende en az bana bakan herkes gibi şaşkındım.

İşin buraya kadar ve bundan sonra ki kısmıyla ilgili her şeyi hesaplamıştım ancak bunu hiç düşünmemiştim.

Herkesin silkelenip kendisine gelmesini sağlayan ise Aleksev oldu. Yere sapladığı kılıcını alarak tam karşıma geçip diz çöktü ve kılıcını iki eliyle birden bana uzattı.

O anda, onun yeni komutanı kabul ettiğinin farkında olan tüm ölümsüzler huzursuzca yerlerinde kıpırdansalar da, tüm insan askerler Aleksev'le aynı şeyi yaparak, diz çöküp beni kabul ettiklerini gösterdiler.

Gözlerim hızla askerlerin üstünde gezinirken tüylerim diken diken olmuştu. Sonunda kazanmıştım, ancak bu gireceğimi bildiğim savaşların ve mücadelelerin sonu değil sadece başlangıcıydı. Her şey daha yeni başlayacaktı.

Bir süre sonra bakışlarım ölümsüzlere döndü. Hala ayakta dursalar da yavaşça tek dizlerinin üstüne çöküp kafalarını önlerine eğdiler. Ancak dikkat çektiklerinin farkına vararak mecburi bir güdüyle bunu yaptıklarının farkındaydım.

Zaten beklediğim de buydu.

Gözlerim bu kez hala önümde diz çöken Aleksev'e kaydı.

"Teşekkür ederim." diye fısıldadım.

"Ne için?" diye sordu kafasını kaldırıp bana bakarak.

"Yoluma çıkmadığın için."

Hafifçe gülümserken, "Bugün tanrılar benden yana sanırım. Şanslı günümdeyim." diye cevap verdi.

Ondan sonra olanlar ise tam bir curcunaydı.

Ölümsüzlerin, Haruzin'e edilmek üzere hazırladıkları tüm konuşmalar bana yapılmış ve tüm yeminler bana edilmişti -ki hiç birini bir tarafıma takmadım-

Fısıldaşmalar ve gerginlik baktığım her yerdeydi.

Daha önce hiç görmediğim ölümsüzler ve Haruzin'in danışmanları tarafından kuşatılmıştım.

Gün içinde içmem için getirilen her kadehi; ya kimseye fark ettirmeden sağa sola dökmekten, ya da içer gibi yapmaktan yorulmuştum.

Akşam yemeğimi herkesin bakışları üstümdeyken, yer gibi yapmaksa oldukça zordu.

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin