Sonraki bir hafta boyunca Blake benimle hiç konuşmadı, hatta neredeyse görmezden geldi. Bense her seferinde belli etmesem de, aslında yaydığı çekimin gücüyle ateşe koşan pervaneler gibi etkisindeydim.
Her gün onu görüyor olmama rağmen yokluğunu hissediyordum. Yanımda olduğunda bana sürekli huzur ve güç veren varlığını özlüyordum. O oyuncu ve mutlu ruh halini, kendinden emin kararlı tavırlarını, hatta gizemli halini bile özlüyordum.
Onunla konuşmayı özlüyordum...
Yakın olmayı...
Benimle kaldığı geceden yatağıma sinmiş teninin kokusu, her seferinde o lanet yastığa sarılarak uyumak istememe sebep oluyordu.
Konu bu adam olunca artık akıl sağlığıma güvenemiyordum...
Her yemekte ilgisini çekmeye çalışan kadınları görmemek için son birkaç gündür yemeklere katılmıyor, çalışma odamda, ya da yatak odamda yemeyi tercih ediyordum.
Siktir!
Ne kaybederdim ki?
Gerçekten denemeden bilemez miydim?
Pişman olur muydum?
Nasıl olacaktı ki?
Kahretsin! Büyük ihtimalle aklımı oynatmak üzereydim.
Ne pahasına olursa olsun bu riski almaya hazır mıydım?
Ona kapılıp gittiğimde, eğer tekrar hayal kırıklığına uğrarsam bunu kaldırabilir miydim?
Bir kez daha yarı yolda bırakılır mıydım?
Kim bunları düşünerek biriyle birlikte olurdu ki hem?
Belki de Blake haklıydı. İnsanlar bir ilişki yaşar ve baktılar olmuyor yollarını ayırırlardı. Bir süre sonraysa yaşadıklarını güzel bir anı olarak hatırlarlardı.
Ben sadece geçmişim de tıkılıp kalmış ve sanki karşıma çıkan herkesin bana yine aynı şekilde acılar yaşatacağına kendimi inandırmıştım.
Tekrar güvenebiliyordum işte. Helen, Kavin, Camila ve diğerleri bunun kanıtıydı.
Neden Blake'e ve kendime bir şans verip bize de güvenemeyecektim ki?
Ertesi gün kalktığımda kendimi daha rahatlamış hissediyordum. Hazırlanıp aşağıya indiğimdeyse misafirlerim vardı.
Asher çalışma odamın kapısında, yanında Martin ile birlikte beni bekliyordu.
Beni gördüklerinde dikkatli bakışlarla ne durumda olduğumu anlamaya çalıştıklarını fark etmemek zordu. Northend'de bir sorun olmadığını umarak yanlarına gittiğimde Asher, o kendine has tarzıyla beni sıkıca kucaklayarak selamladı.
"Nasılsın küçük kadın?"
"Sen kaburgalarımı kırmadan önce çok daha iyiydim." diye cevap verdim kollarının arasından hırıltılı bir sesle.
Nihayet beni bıraktığında, Martin'le de ufak bir hoş geldin sarılması anı daha yaşadıktan sonra en son ne zaman bu kadar kucaklandığımı düşünerek çalışma odasına doğru yöneldim.
Kapıdan içeri girmeden, tüm bedenimde hissettiğim ürpertiyle kafamı hafifçe çevirerek arkama baktığımda, ilerdeki kışlanın yanında dikkatle bizi izleyen Blake ile göz göze geldim.
Günler sonra ilk defa bana direk olarak bakıyordu. Şaşkınlıkla duraksadığımda az kalsın arkamdaki Asher tarafından çiğnenmek üzereydim. Bakışlarımı zorlanarak Blake'den ayırıp odama girerken, "Umarım kötü haberlerle gelmemişsinizdir." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)
FantasyKitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. ''Acı şekillendiricidir ve bir kadını savaşçıya dönüştürür. Yas ise kalpte bir yer açar ve sonsuza kadar orada oturur. Ama odaklanıldığında çok güçlü bir motivasyon olabilir. Üzüntü yok olur ve acı aksiy...