Bu bölüm, Tufan'da dahil hep yanımda olan bir diğer kıymetlimisss @yildizligece13 için gelsin... ❤❤❤
Bu şarkı biraz serttir ama kitaba uyar bence 😉
O gece kafamda ki düşüncelerle neredeyse hiç uyuyamamıştım. Aklımı kurcalayan en önemi şey, Jade'in aksayan bacağıydı. Bu kesinlikle benim rüyalarımda hatırladığım bir ayrıntı değildi. Üstelik daha da ürkütücü olanı; Calista'nın, Jade'in topallamasına sebep olan yarayı binlerce yıl önce almış olduğunu söylemesiydi.
Jade'i, bu durumundan önce tanıyor olma ihtimalim neydi?
Siktir! Yine çıkmazı olmayan düşüncelere girmiştim.
Üstelik Marco'nun üstü kapalı bir şekilde teklifimin geri çevrileceğini söylemesi de apayrı bir olaydı.
Neden?
Neden geri çevirsinlerdi ki? Burada da tıpkı Avesta'da olduğu gibi avlanıyorlardı. Özgürlükleri ellerinden alınmıştı ve bir yeraltı şehrinde yaşamak zorundalardı. Onlara özgür olabilecekleri bir hayat sunuyordum. Hiç bir ölümsüzden korkmadan yaşayabilecekleri, umutları ve geleceğe dair beklentileri olabilecek bir hayat...
Zamanı geldiğinde yaşayacağımızdan emin olduğumuz Mahnzaru tehdidi bile, onları burada olsalar da koruyamazdı.
Ancak buna rağmen bana muhtemelen "Hayır." diyeceklerdi...
Neden?
Amaçları neydi?
Bu kadar ahmak olabileceklerini sanmıyordum. Mutlaka düşündükleri ve şu an için benim göremeyip, gözden kaçırdığım bir şeyler olmalıydı.
Ertesi gün Calista'nın dışarı çıkma önerisini kabul etmek için durup bir saniye bile düşünmedim.
Birkaç saat içinde bile güneşi özlemiştim. Ne kadar hayranlık uyandırıcı olsa da bir yeraltı şehrinde yaşamak kesinlikle bana göre değildi.
Çok fazla uzaklaşmayacağımız için atları almadan çıkmıştık. Amaç biraz hava alıp yürüyüş yapmaktı.
Kurmuş oldukları üzüm bağlarını ve tarlaları gösterdi. Şehrin biraz ilerisinde bir tepenin hemen altından başlıyor ve Calista her ne kadar küçük olduğunu düşünüyorsa da genişçe bir alana yayılıyordu. Sonuçta ondan öğrendiğime göre; o yeraltı şehrinde yaklaşık kırk beş bin kişilerdi ve bu bağ ile tarlaların onları idare etmesi gerekiyordu.
Avlanmak, beslenmeleri için bir alternatif değildi çünkü burada yaşayan hiçbir hayvan yoktu.
Sürüngenler hariç...
Yani şehirde ki hayvanlardan elde edebilecekleri ürünler, ya da bir kaç çeşit sebze ile üzüm dışında bir meyve alternatifleri yoktu.
"Avesta'da insanlar bu konuda daha şanslı." demesine kahkahalarla güldüm.
"Aslını istersen bizim durumumuz da sizden çok iyi sayılmazdı. Elbette avlayacak hayvan bulma konusunda belki biraz daha şanslıydık, ancak çoğu yerde avlanmamız yasaktı ve hayatta kalmak için avlanmak dışında yapmamız gereken önceliklerimiz vardı."
"Ne gibi?"
"Mesela vergilerini ödeyebilmek için gün boyu tarlalarda çalışmak dışında, vaktini kolay kolay avlanmaya ayıramazdın. Hatta yetiştirilmesine izin verilen belirli bölgelerde ki meyve ağaçları, sürekli ölümsüzlerin insanlar arasında seçtikleri ve Elit olarak adlandırılan grubun gözetimi altındaydı. O meyveleri toplarken tadına bile bakamazdın ve doğruca Shadowlands'e giderdi. Satılanlardan ise bir tane bile almak neredeyse bir çiftçinin bir yıllık gelirine eşitti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)
FantasíaKitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. ''Acı şekillendiricidir ve bir kadını savaşçıya dönüştürür. Yas ise kalpte bir yer açar ve sonsuza kadar orada oturur. Ama odaklanıldığında çok güçlü bir motivasyon olabilir. Üzüntü yok olur ve acı aksiy...