6. Bölüm - Albino

3.1K 332 58
                                    

Aklıma gelmişken bir şey eklemek istedim...

Ben medyayı asla boş geçmem. Konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm ya bir GIF, ya bir resim kesin atarım. ( Şu an hatırlatmak için erken ama vakti gelince de bakın bu resimde ne varmış demek istemediğimden...) aklınıza geldikçe bence aralarda medyaya bakın ;)

Helen, Kavin ve ben olanlardan yaklaşık birkaç saat sonra yaşadığımız yere oldukça uzak olan bir mağaranın içinde bulunan yer altı gölünün sunduğu sıcak su vahasının tadını çıkarıyorduk. Çadır şehrin hemen yakınında bulunan ırmak, normalde askerlerin temizlik ihtiyacını karşılamak için yeterliydi ama burayı Kavin keşfetmiş ve Helen'in buraya bayılacağını düşünerek bir gün beni de peşlerine katıp bu doğa harikasına getirmişti.

Diğer askerlerin burayı keşfetmemiş olması pek mümkün değildi, ancak sırf banyo yapmak için bu kadar uzağa gelmeye üşenmeyen bir tek bizmişiz gibi görünüyordu.

Su ağrıyan tüm kaslarıma iyi gelmişti. Helen ve Kavin ile aramda, bizi ayıran bir mağara duvarı vardı. Bu da bana Kavin'in bizimle geldiği zamanlarda mahremiyet sağlıyordu. Bir süre sonra suyun sıcaklığı ile iyice gevşeyen bedenim tam uykuya dalmak üzereyken bana seslenen Helen'in sesiyle kendime geldim.

Muhtemelen bir süre bana seslenmiş ama sesini duyuramamıştı. "Alex orada mısın?"

İrkilerek toparlanıp, "Evet" diye cevap verdim.

"Yaptığın şey için tekrar teşekkür ederiz." Konuşan Kavin'di.

Şu an beni göremiyor olmaları iyi bir şeydi. Çünkü yüzümde ki ne diyeceğini bilemeyen ve bocalamış ifade ile oksijensiz kalmış bir balığa benzediğime emindim. Bu da onlara birkaç gün benimle dalga geçmek için yeterince koz verirdi.

En sonunda boğazımı temizleyerek, "Şey... Önemli bir şey değil." diyebildim.

"Artık bir ekip lideri olacak olman birbirimizi daha az göreceğiz mi demek oluyor?" diye sordu Helen üzgün bir ses tonuyla.

Homurdanma ve gülme arası bir sesle, "Aleksev'in, benim bir ekip lideri olmama izin vereceğini pek sanmıyorum." dedim.

Kavin sertçe, "O piçin bile engel olamayacağı şeyler var Alex. Sen yüzlerce insanın gözü önünde bir ekip liderine... Bir ölümsüze meydan okuyup kazandın. Bunu ne yaparsa yapsın geçiştiremez." dedikten sonra duraksayıp, "Hem söylesene o piçin seninle derdi ne be?" diye sordu.

Aleksev ile aramızdaki çok uzun bir hikâyeydi ama bu bile bana olan düşmanlığını açıklamak için yetersiz kalıyordu.

Ben ne cevap vereceğimle ilgili hiçbir fikrim olmadığı için derin bir iç geçirirken, boş boğaz arkadaşım, "Çünkü onu Kain'in kendisine gönderdiği bir fahişe sanmış ve kendi aralarında ufak bir anlaşmazlık yaşayınca Alex ona küfür edip hareket çekmiş. Ancak bu bile bu kadar kinle dolu olmasını tam olarak açıklamıyor." diyerek Kavin için kısa bir özet geçti.

Kavin'in ise tepkisi, "Kain de kim be?" demek oldu.

Gözlerimi devirdim, olduğum yerden bile Helen'in kırdığı pot yüzünden sus pus olmuş mahcup yüz ifadesini görebiliyor gibiydim.

Sesli bir şekilde homurdandığımı ise duyabildiğinden emindim.

Bir süre sessiz kalmaları benim için artık giyinip gitmem gerektiğinin habercisi gibiydi. "Ben çıkıyorum artık?"

Tek bir ses bile yoktu...

"Helen?"

"Hımmmm... Evet, evet orası Kavin."

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin