10. Bölüm - Acıma

3.1K 357 44
                                    

Ertesi sabah, artık kaçınılmazla yüzleşme vaktimin geldiğini bilerek kalktım yatağımdan. Yavaş yavaş hazırlanıp antrenman yaptığımız alana doğru giderken; adımlarım kararlı, duruşumsa ruh halimin el verdiği kadar kendinden emindi.

Dürüst olmak gerekirse ne olursa olsun korkuyordum...

Ne yapacağım, ya da grubuma ne söyleyeceğimle ilgili hiçbir fikrim yoktu.

Ancak bu kadar çabuk vazgeçmeyecektim.

Bildiğim tek şey buydu...

Kavin alanın ortasında durmuş, elindeki kılıçla birkaç hareket yapıp gruba bakarak açıklamalar yapıyordu.

Beni ilk gören o oldu.

Kılıcı tutan eli yan tarafına düşerken, yüzünde ki gülümsemeyi ve rahatlamış ifadeyi anlamlandıramadım. Endişe resmen gırtlağıma oturmuştu ve ne yaparsam yapayım gitmiyordu. Ancak ne yapabiliyorsam onu yapacaktım, ya da ne yapmam gerekiyorsa...

Sonra herkes dönüp bana bakmaya başladı. Onlara bakmaktan korktuğum için bakışlarımı Kavin'den ayırmadım ve yanına gidip uzanarak elinde ki kılıcı aldım.

Bir süre daha kafam yerde konuya tam olarak nasıl gireceğimi düşünürken elimdeki kılıcı çevirip duruyordum.

En sonunda derin bir nefes alıp kıpırdanmayı kestim ve yüzümde kararlı bir fadeyle kafamı kaldırıp kalabalık gruba baktım...

Siktir!

Bana neden böyle tuhaf tuhaf bakıyorlardı?

Kaşlarım istemsizce çatılırken, grubun en iyilerinden biri olan Martin öne çıkarak yavaşça bana doğru gelmeye başladı.

Gözlerinde gördüğüm ışıltının sebebi neydi?

Martin bana yaklaştıkça olduğum yerde yine huzursuzca kıpırdanmaya başladım.

Ne yapacaktı, yüzüme mi tükürecekti acaba?

Nasıl tepki vermeliydim.

Onu bu yüzden öldüremezdim değil mi?

Bir kaç uzvunu kırsam olur muydu peki?

Ancak Martin yanıma gelip, elini sanki bana destek olmak ister gibi omzuma koyarak beni şaşırttı.

Ardındansa herkesin duyabileceği kadar yüksek bir sesle konuşmaya başladı.

"Bundan yaklaşık bir yıl kadar önce, yeğenim bir Elit tarafından kaçırılarak Shadowlands'e götürüldü. Ablam, eniştem ve ben perişandık. Peşine düşsek bile küçük Benji'yi bir daha asla göremeyeceğimizden emindik."

Tekrar konuşmaya başladığında bu kez bakışları dikkatle bizi izleyen diğer askerlerin üstündeydi.

"Ardından yaklaşık bir on gün kadar sonra, Rakshasalardan oluşan bir grup kapımıza kadar gelip Benji'yi tek bir çizik bile almamış olarak bize teslim etti." Duraksayarak kafasını iki yana sallarken yüzüne içten bir gülümseme de oturmuştu.

"O zamanlar, ne kadar düşünürsek düşünelim bunun ve bu olaydan birkaç hafta sonra duyduğumuz kararın sebebini bir türlü anlayamamıştık. Karara göre; artık çocuklarla beslenmek yasaklanmıştı."

Nefesim kesilirken Martin ile göz göze geldik.

"Biz az da olsa liderin bir vicdanı varmış demek ki diye düşünürken, meğer sebebi senmişsin Alex. Sen ve senin kan gelini olmayı kabul eden fedakârlığınmış."

Omzumu tutan elini hafifçe sıktı. "Senin yanında omuz omuza savaşmaktan, ölüme bile gidecek olsam sadece gurur duyarım."

Ardındansa karalı bir ifadeyle geçip tam yanımda durup diğer askerlere dik dik bakmaya başladı.

ALEX +18 (Avesta Serisi 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin