Uyarı:Bu hikayedeki tüm karakterler hayal üründür.+18 niteliğinde olup büyük ölçüde şiddet içerir.Başlayacak onlar lütfen bunu dikkate alıp öyle başlasınlar.Psikolojisi sağlam olanlara ithafen...
Bu bir delinin iyileşme hikayesi değil aklı olanların delirmesinin hikayesidir...
Bölüm 3:
Bölüm şarkısı: Alec Benjamin - The saddest song
"Uçmayı öğrenemeden göç etmeye mecbur kalmış kuş gibi
kalbimiz."Gözlerim hafifçe aralandı. Kirpiklerimdeki ince sızı tekrar uykuya dalmak isteyişimin kanıtıydı.
Göz kapaklarım izinsizce bildiğini okuyup kapanırken kulağıma ulaşan ses ürkmeme neden oldu."Bir doktora göre fazla uykucusun."
O boğuk, karanlık ses.Gözlerimi hızlıca açtım."Uyanık olmana rağmen neden tembellik yapmayı tercih ettiğini anlayamıyorum." Dediğinde yutkundum.
"Çok da dağınık yatıyorsun." Ağzından çıkan son kelimeler ile zaten açık olan gözlerim sonuna kadar açıldı.Şuan beni mi süzüyordu ? Anında yattığım yerde doğrulurken arkamda kaldığını biliyordum.Ona döndüm.Bacak bacak üzerine atmış elindeki içkiyi yudumlayarak bana bakıyordu.
Evet, çok dağınık yatan bir insandım.
Bunu biliyordum.Ancak bunu söyleyerek beni bir sapık gibi dikizlemesi hiç hoş bir davranış değildi.Üstelik de bunu çok normal bir şeymiş gibi yapması.Hıh ! Ne diyordum ben böyle ? Beni zorla burada tutan bir adamdan nezaket bekleyecek kadar kafayı yemiş olamazdım.Herhalde uyurken kafama bir şey düşmüştü.
"Ne için geldin ? Ne istiyorsun ?" Diye sordum sertçe.Elindeki kristal bardağı masaya koyarak dizlerinin üzerine yerleştirdiği ellerini kavuşturdu ve kafasını yere eğdiği için alnına düşen siyah saçını görmezden gelerek alttan
bakışlarını bedenime dikti.Bu çok rahatsız ediciydi.Yorganı üzerime çekmemek için kendimi zor tutuyordum."Ne çabuk unutuyorsun." Dedi ve kafasını kaldırarak çenesini dikleştirdi.
"Kardeşimi ziyarete gideceğiz." Ah tabii! Bir de bu vardı değil mi ? Deli diye bahsettiği kardeşi.Adı neydi ? Aragorn.Evet, yanlış hatırlamıyorsam adı buydu.
"Pekâlâ." Diyerek yataktan kalktım ve üzerime çeki düzen verdim.Saçlarım birbirine girmişti ve bu durum karşımda ayna varken çok daha rahatsız ediciydi.
"Tarak var mı ?" Dedim ona dönerken.
Bana uzaylı görmüş gibi bakarken yanlış bir şey mi dedim diye düşündüm.Ayağa kalktı ve yanıma yürüdü.Aramızda birkaç adım kala durdu ve yüzümü dikkatle inceledi."Sırası değil." Dedi boğuk sesi ile.
Gözleri boynuma indiğinde belirginleşen elmacık kemiklerine sesli bir yutkunuş eşlik etti.Ben, şu zamana kadar ondan daha rahatsız edici bakan birisi ile karşılaşmamıştım."Elini yüzünü yıka ve banyoda senin için çamaşırlığın üzerine bırakılan kıyafetleri giyin." Dedi.Bu sözcükleri söylerken gözleri bir an olsun boynumdan ayrılmamıştı.
"Ne varmış benim kıyafetlerimde ?" Diye sordum.Kirli değildim.Dün gece rahat uyumak ve terlememek için yatağın üzerine bıraktığım paltonun altına giymiş olduğum bordo rengi badi ve siyah kot ileydim.Ayrıca oldukça da rahatlardı.
"Sana ne diyorsam onu yap." Dedi. Yanımdan geçip gideceği sırada konuştum.
"Sen bana ne hakla emir veriyorsun ?" Durdu.Birkaç saniye kıpırtısız kaldı.Bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK LORD
Fantasyİmkansızlık nedir Lena ?" Dedi.Sonra yavaşça soludu.Konuştu: "Benim doğama göre en büyük hakaret... Ve ben bu hakareti yudum yudum içmekten zevk alıyorum." Kanımın donduğunu hissettim.Kolları arasında bulunduğum adam bir canavardı.Fakat söylediği s...