Uyarı:Bu hikayedeki tüm karakterler hayal üründür.+18 niteliğinde olup büyük ölçüde şiddet içerir.Başlayacak olanlar lütfen bunu dikkate alıp öyle başlasınlar.Psikolojisi sağlam olanlara ithafen...
Bu bir delinin iyileşme hikayesi değil aklı olanların delirmesinin hikayesidir...
Bölüm 49:
"Sana geleceğim."
"Bekleyeceğim."
🔱 KEYİFLİ OKUMALAR 🔱
"Uyanın ! Herkes kahvaltıya insin !" Duyduğum bilmem kaçıncı sert kadın sesi ile göz kapaklarımı araladım.Rahat olmayan yatakta doğruldum ve kurumuş boğazıma aldırmadan yutkundum.
Alyeska geceliğini çıkarmış ve üzerine mütevazı, siyah sade bir elbise giyinmişti.Kahverengi kısa saçlarını taramıştı.Dün olduğundan daha aydınlık duruyordu şimdi."Günaydın, Milena." Dedi çok da neşeli olmayan sesiyle.Kendini toparlamış duruyordu.
"Günaydın, Alyeska." Dedim.Kısaca bana baktı.Konuştu:
"Üzerini değiştirmek istersen benim kıyafetlerimden giyinebilirsin." Dedi.
"Aslında, olabilir." Dedim mahçup bir memnuniyetle.Elbisemde kan lekeleri vardı.Bu, Aragorn'un kanıydı.Ve bunu henüz fark ediyordum.Bana gülümsedi ve konuştu.
"Harika, istediğini giyinebilirsin.Şey, lavabo şu taraf." Dedi eliyle işaret ederken.Sonra kendine sitem edermiş gibi konuştu.
"Sanki göstermesem küçücük odada bulamayacaktın !" Dedi.Bu tatlı sitemine karşılık gülümsedim ve ayağa kalktım.
Dolabına ilerleyip hızlıca göz attım.
Aslında, burda tutulan bir esire göre güzel kıyafetler vardı.Elimi alışkanlık olarak beyaz ve sade sayılan hoş bir elbiseye atarak askıdan dikkatle çıkardım.Seçimimi gören Alyeska bana gülümsedi.O da bundan memnunmuş gibiydi."İlginç" dedi gülümsemesine rağmen.
"Kötü bir başlangıç için iyimser bir seçim." Dedi sonra.Aklıma hemen Aragorn geldi.Beyaz, onun rengiydi.
Belki de bilinç altımda o olduğu için tereddüt etmeden bu elbiseyi seçmiştim."Ne kadar iyimser olduğu tartışılır." Dedim hem neşeli hem de hüzünle.
Neşemin nedeni Aragorn ile yaptığımız konuşmaların aklıma gelmesiydi. Hüznümün nedeni ise bu konuşmaları sadece hatırlamakla kalacağım düşüncesi.Acaba, onu tekrar görebilecek miydim ?"Nasıl yani ?" Diye sordu Alyeska. Saklayamadığım mutsuzlukla omuz silktim.
"Bu uzun bir hikâye." Diyerek geçiştirdim ve karamsar bir ruh haliyle lavaboya girdim.Üstümü değiştirdikten sonra çıkardığım giysilerimi katlayıp tuvaletteki işlerimi hallettikten sonra onları orda bırakmayıp yanıma aldım ve yatağımın kenarına koydum.Aragorn'un kanının üzerinde olduğu elbiseyi tuvalette bırakmak istememem ne kadar normaldi ?
"Gidelim mi artık ?" Dedi.Kafamı salladım.Oturduğu yataktan yavaşça kalktı ve dün üstüme kilitlenen kapıyı tereddütsüz açtı.Şaşırdım.
"Kurallar... Tüm kapılar saat sabah 7 de açılır.Mahkumların kahvaltı yapması için." Diye açıklama yaptı ve önden geçmemi sağlayarak yürümeye başladı.
Adımlarını takip ediyordum.Koridorda yürürken karşımıza Vance çıktı.Bize dikkatle baktı.Olduğu yerde durdu.
Yeşil gözlerinden çıkan yoğun bakışların odağını son anda fark ettim ki Alyeska'ya karşı böyleydi.Ancak o Vance'ı hiç görmemiş gibi yanından sert bir şekilde rüzgar gibi geçti.Yutkunarak onu takip etmeye devam ettim.Ancak bu uzun sürmedi ve Alyeska aniden durdu.Onu durduran şey, Vance'ın bize doğru atılan iki adımı ve Alyeska'nın kolunu tutan kemikli elleriydi.İkisine baktım.
Alyeska önce koluna sonra Vance'a baktı.
Gözlerinde 'ne hakla bana dokunabiliyorsun ?' bakışı vardı.Adam ise bunu umursuyor gibi durmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK LORD
Fantasyİmkansızlık nedir Lena ?" Dedi.Sonra yavaşça soludu.Konuştu: "Benim doğama göre en büyük hakaret... Ve ben bu hakareti yudum yudum içmekten zevk alıyorum." Kanımın donduğunu hissettim.Kolları arasında bulunduğum adam bir canavardı.Fakat söylediği s...