Uyarı:Bu hikayedeki tüm karakterler hayal üründür.+18 niteliğinde olup büyük ölçüde şiddet içerir.Başlayacak olanlar lütfen bunu dikkate alıp öyle başlasınlar.Psikolojisi sağlam olanlara ithafen...
Bu bir delinin iyileşme hikayesi değil aklı olanların delirmesinin hikayesidir...
Bölüm 13:
"Kaybedeceklerin, kaybedemeyeceklerinden daha fazla."
Yüzümdeki yarabantlarını yavaşça çıkardım ve çöpe attım.Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda gördüğüm görüntü hiç hoş değildi.
Her yanıma dağılan çizikler ve solgun gözüken yüzüm... hiç iç açıcı değildi.
Derin bir nefes aldım ve tepeden sıkıca bağladığım at kuyruğundan fırlayan kahverengi dalgalı saçlarımı kulağının arkasına sıkıştırdım.Tekrar aynaya baktığımda yüzümün ne kadar ince gözüktüğünün farkına vardım.Kilo mu vermiştim ? Aslında çok da kolay kilo veren bir yapıya sahip değildim.Fakat buradaki stresim ve yemek yeme alışkanlığın aklına geldiğinde bunun gayet normal olduğunun farkına vardım.Her sabah peynir, zeytin ve ekmek yersem ne olabilirdi ki ?Derince bir nefes verip tuvalatten çıktım.Akata bildiğim üzere odadaydı.
"Hazırsan gidelim." Dediğinde Kafamı sallayarak onun ceketini üzerime alıp açtığı kapıdan çıktım.Ardından her zamanki gibi o önden ben arkadan ezber ettiğim yolu yürümeye başladık.Sakinlik ikimize de hükmederken bundan oldukça memnundum.Ayaklarımda bandajlar vardı ve yavaş yürümekte işime geliyordu açıkçası.Ancak bu memnuniyetimin Akata'nın bir anda durması ile son bulacağını tahmin etmek zor olmadı.Arkasında sessizce durup konuştum."Ne ol-" Bir anda bana döndü ve ellerini omuzlarıma yerleştirip yüzünden okunan telaşla beni hemen yanımızdaki odaya iteledi.Kapıyı hızlıca kapatırken konuştu.
"Sakın ses çıkarayım deme.Hatta nefes bile alma.Anladın mı beni ? Sakın." Dedi kesin ve sessiz bir dille.
Hızlıca kafamı salladığımda o da kafasını sallamıştı.Ben daha ne olduğunu anlamadan da odadan çıkmıştı.Neler oluyordu ? Hareket ederek sessizce kapının önüne geldim ve bir şeyler duymayı bekledim.
Kapı dinlemek.Ayıp bir şey mi ?
Görgü kurallarına göre evet.Ama bu şuan umrumda olan en son şey bile olamaz.Burada benim hayatım söz konusuydu.Duyacağım bir şeyin yardımı olabilirdi."Baba ?" Akata'nın sesiydi.Şaşkınlıkla konuşmuştu.Bu sesinin tınısından anlaşılıyordu.
"Akata, neredesin sen ?" Bir kızgınlık sezdim.Ancak bu kızgınlık daha çok kırgınlık gibiydi.
"Beni mi çağırtmıştın ?" Diye sordu Akata.Kısa bir sessizlik oldu.
"Hayır, ama eskisi gibi yanıma uğramıyorsun.Aramız mı bozuk diye merak etmekten kendimi alıkoyamıyorum." Dediğinde sesindeki kırgınlığı çok daha iyi farkettim.Anlaşılan Akata'yı çok seviyordu.
"Üzgünüm baba, ancak bilmeni isterim ki bu sıralar çok yoğunum.
Biliyorsun, sınırdaki vampirler normallerin dünyasındaki sokaklarda ceset bırakarak suçu üzerimize yıkıp Toplu Güçler Lideri ve yanındakileri bize düşman etmek istiyorlar.Üstelik Abel'in gelişi de bizim için tehtid oluşturdu." Diyerek sustuğunda söylediklerinden anlam çıkarmaya çalışıyordum.Vampirler mi ? Vampirler, gerçek mi ? Ah, neden şaşırıyorsun ki Milena ? Artık her şeyin mümkün olabileceğini öğrenmenin vakti gelmedi mi ?"Biliyorum oğlum.Yine de günde bir defa da olsa beni ziyarete gelmeni isterim." Dedi.Adamın sesi boğuk ve hırıltılı çıkıyordu.Bu da onun genç olmadığının göstergesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK LORD
Fantasyİmkansızlık nedir Lena ?" Dedi.Sonra yavaşça soludu.Konuştu: "Benim doğama göre en büyük hakaret... Ve ben bu hakareti yudum yudum içmekten zevk alıyorum." Kanımın donduğunu hissettim.Kolları arasında bulunduğum adam bir canavardı.Fakat söylediği s...